1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1082
Okunma

Rengini Arayan Şiir
Suçlu bir yalnızlıktan henüz çıkmış
Kadavra vakitlerin önünde durdu
Dünyalık kelimelerle konuşan ağzının
Bir sızı gibi akan suskunluğuyla
Baktı dünün en içine doğru
Baktı sebeplere sağırlaşan yarınına
Sesinin kirvesi kalbiyle gelerek
Mücella maksadının namlusuna sürüp
Nisbetsiz bir duayla açtığında aklını
Mümkün olduğu kadar esneterek
Şiirin döşüne doğru direnen
İsyan süvarisiydi artık
Mushaflı adamlıklarını giyinmiş
Her iyiliğe müsavi gönlüyle sevişerek
Ufkun her mevkisine verdiği nefeslerle
İliklerine kadar inanarak herşeyden önce
Var olana sığındığında demlerini
Israrcı bir kavgaydı iblise karşı
/
Küs cümlelerle başlayan bereketsiz ömürlere
İliştirilen kemliklerin mücrimi bir savunmayla
Kırdı geçti müebbetlik muhabbetini
Kılsız tüysüz bir gökyüzü özlemiyle işveli
Emsalsiz sessizliğinin üzerine serperek
Çözdü vargücüyle kahrını
Keskin ve ağır bir osmanlı palası gibi
Pervasızca savurdu dilini
En iffetli hamlelerini birbiri ardınca sıralayarak
Ama delişmen ama hiç sınanmamış
Bir cennet gılmanı misali
İkram etti gülüşlerini
Şiir en usta mizacıyla irkildiğinde
Kısas kabul etmez bir yalnızlık gerekti
Sözü uçuklatacak kadar kavileşen
Dün menşeli vakitlerden doğurtulmuş
Ve hep harbi ve tastamam arzulu
Ve hepten muhacir
5.0
100% (6)