3
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1724
Okunma

Anadolu’dan öksüz kaldığım günden beri
Hasret çeker, yollarını beklerim.
Mektuplar yazdım ne çare, gönderemedim.
Sitemler derleyip
Hicazkâr makamında şarkılar bestelerdim .
Şövalye tümenleri doldu bahçelerime!
Çapulcu sürüleriyle kol kola
Tarumar ettiler, baş edemedim.
Bin bir surat bukalemun misali
Gah alenen gah sinsi
Takke başta, kippa cepte, maskeyle
Mezalimde yardakçılık etmedim!
Garez, ölüm ve talan; görüntü karabasan!
Al Sancağın gölgesini özledim.
Eşkıya nidaları kulak yırtarcasına
Dimağımda büyüleyen nağmeler
Ağıtlar yakar iken sabilere anneler
Katmerli acılarla nasıl türkü söylerdim?
Ne çabuk değişti dost bildiklerim?
Bölüşürken aşımı, ekmeğimi
Kahpece pusular yedim!
Hunharca sırtımdan vurdular
Üstüm başım kan-revan, kollarım kelepçeli.
Yanarken Türkmen eli, imtiyaz dilenmedim!
Mazlumlar ile hasım, adalet bu diyarda.
Dar ağacında Muhtar, zindanda hısımlarım
Kavim, kardeş, dost, akraba...
Bir tas su veremedim.
Şahadet şerbetinden içenler kurtulurken
Üç kişi kaldık şimdi, kaç yüz küsur kişiden.
Demir parmaklıkları dermansız sökemedim.
Daracık hücrelerde, zulme doymuyor zalim.
Tuz dökerler yarama
Üç beş adım yürümeyi özledim.
Rabbim beni bu çileyle sınama
Mevta diye duyurmuşlar anama
Yastığım karbür taşı, yattıkça bilenirim.
Elbet değişecek makûs talihim.
Zalime boyun bükmem
Can derdim yok, ben cananı özledim.
Gözlerim bağlı kaput, mahpus damında çaput
Çuvallar dikeceğim!
Artık uzat ellerini Türkiye’m
Yarına kaç çeyrek var, eh, sana döneceğim!
Ömer ÇELİK
5.0
100% (4)