tanrının kulluktan reddettiği
dişleri avucunda bir bebek gibi
bırakılmıştım avlusuna kalbinin.
tanrı da biliyordu çünkü;
o kapıdan iyilik-güzellik çıkar.
kalbimdesin dedi
bu yeni bir dudak şekli dedim sevişmenin tarihine.
yaraya kan oluyorsun olur-olmaz
kollarımı uyandırdım bu
uykudan sen bilmesen de.
sana kalktı kollarım, öperken beni tiz bir ses.
aklımdasın dedi
evet dedim lades kemiğini yalayarak
çünkü yanmış gittiğim her adres.
seni bir hacze gelir gibi seviyorum belki
ellerin pahalı, memelerinse varlık içinde büyüyor.
cezve olur gibi
kahvedeki afrikalı ateşe,
içim kara!
kalemim kara!
bir ağrıyı düşün birdenbire yoklayan
zile basıp kaçan bir
kadın çorabı gibi ara sıra
ellerimde bir cinayetten koparılmış o
çiçek peki neden öldü
kim gömmüştü isa’yı umman’a?
tenim ütülenmiş ve naftalin müptelası bir ağzım var.
bildiğim tüm
aşk sözleri
bir
kadın dudağı değmiş gibi kokuyor. -ayşe teyze sana asıl şimdi cırt!-
kulağa hoş geliyor aslında yazarken farkettim -
aşk sözleri-
bir at jokeyiyle dertleşiyor solgun rakı
gecelerinde
sevdiğimiz ölülerde yine bir sezon finali.
ah ben
yazılan kaderi beğenilmemiş ve
tekrar tekrar karalanmış
buruşuk bir alın gibi duruyorum
atık ağıt utularında. - usura bakma ama K’ler kötü yola düşüyor canım burada-
ben seni seviyorum açık denizler gibi
ben seni böyle havalarda çok seviyorum iki ileri bir geri.
yalnız hayattayken sevebiliyorsa insan, sevmeli
isa da tanrıyı ancak bu kadar severdi.
-bir
zamanlar isa tetanozdan öldü demiştim
bir bilgi daha düşüyorum not alınsın;
isa hiçbir alfabede T harfinden sonrasını öğrenemedi! -
bir iyi niyete sığıntıyım şimdi gözlerine bakarken
bir politikacının altına branda sözü verdiği bir uçurumum
acıma bana.
bana acıma
sevgilim
çünkü gittiğim her adres yanmış.
her kapının kapanışında
ankasına küs bir kül gibi duruyorum.
bana acıma!
alsın artık şu canımı azrail okuldan!
ben sana yazılmak istiyorum.
...
ve
sevgilim sen
al şimdi bu dudaklarımı tenine tatile gönder
ellerimle parklara çık
kibrit kutusu büyüklüğünde cüceler de var
takribi 40 öp!