3
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1817
Okunma

şiirim, silindi..affedin e mi?
Uyutmak için topların hiç susmadığı kentlerin toprağına el yüz sürüp düşünmek istedim. Mesela sensizliği düşünüp de acı çektiğim şehirlerden ne farkı vardı oralarda yaşamanın? Acaba uykularımın en banal tarafında cam kesikleri taşımam için izin mi vermişti zaman ?
Hiç üşümenin yaşı olur mu?
üşüyorum gövdemin sensizlikle tarazlanan coğrafyasında.
ne kadar da güzel oluyor ıslaklığın
ama oğlu ölmüş bir ana yüreğime ağlıyor,
kıskanabilirsin, artık acayip karşılamıyorum.
bazen çok savaşlar yaşıyorum,
mesela birkaç gün önce bir operasyon daha oldu
birliğimin batısında kalan mavi dosyanın arasında.
çok üzüldüğümü bildiğin için,
ellemedim hiçbir kapının tokmağına.
helikopterlerde taşınan yaralı askerlerim oldu,
sonrada uzun namlulu bir silahın çıkan merminin
gencecik ilhamlarını yaşamdan nasıl düştüğüne dair
tahminlerden öte, kanıtsal bir parodi yaşadım.
gelmek bir yana gitmeler sipariş ettim yarınlardan,
kirli sakallarımla kapattım bütün sana giden yolları
dakikalarca bulutların sevişmelerini izledim mavi mavi
ve incecik parmağının dokunuşunu yakalamak adına
yağmuru bekledim sokağının başında.
Benim adıma lekelerini sildi annem gazyağı ile
ellerimizin milyonlarca çizik arasında
che oluşuna şahit oldu birkaç dinsiz yanımız.
oturduğumu anlayana kadar her şey normaldi
ama hiçbir zaman bir şarkıyı baştan sona orada
okuyabileceğimi sanmadığım için kramp geçirdim.
adım başı kış gelecek tellalları,
dalkavuk kahinlerin fısıltı dillerinde yarınlar için,
ılıman peyzajların hiç bilinmeyen sıfatlarına dokundum.
şarkılar söyledim; hiç bilmediğim dillerin
hiç unutmadığım kahpeliklerinin ardı sıra odamda;
...ingilizce, italyanca, almanca, fransızca.
bir ermenice kelime daha bilseydim aşktan yana
aşıkyan olabilirim diye meraklanıp sual edebilirdim
dahili işlerin hariçten gazel okuyan davalarında.
Silah seslerinde susuşlarına hasret kaldım sevgilim,
mesela o soğuk mermilerinin tenime dokunuşunda
senin ısına, senin katmadeğer coğrafyana sarmalandım.
sorular sordum gencecik çocukların gözleri önünde,
hiç ölmeyeceğimi zannettiğim günleri yırttım takvimden
başka bir realitenin koynunda gecelerimi heba ederken,
mesela o bir kahpe merminin bir gün beni de bulacağını
düşünüp nikotin bağımlısı çarşafımın sınırdışılığında,
tanklara verilmiş koordinantlar kadar rakamsal ve de
noktasal bir bok oluverdim zenginlerin yaşaması için.
S:x bu savaşlar neden bitmiyor?
A:bilmiyorum y.
V:x sen savaşmayı seviyor musun?
A:hiç savaşmadım y.
Ş:x neden insanları öldürüyorlar televizyonda?
I:onlar gerçek y.
N:x insanlar ölünce nereye gidiyor?
Z:ahirete y.
E:x peki biz neden yaşıyoruz, biz neden gitmiyoruz?
N:bilmiyorum y.
G:x sen ne biliyorsun?
İ:hiçbir şey y.
N:x bana bir masal anlat!
L:yaşamana devam et y.
E:x acaba ne istiyoruz biz gerçekten?
R:sadece yaşamayı y.
İ:x bu mu yani, yaşamak için öldürmek mi lazım?
Ç:bu bir kader y.
İ:x neyin kaderi bu ya?
N:iyilerin ve kötülerin y.
Gelişin gibi tüm mutluluklarım bu dünyada
başaklar başka bir maceraya atılmak istemezken
oluşların en tütsülü yanında kayboldum.
iyiler ve kötüler neredeydi güzel yüzlüm
ve seni öptüğüm an bitecek miydi savaşların hepsi?
Bana aldırma yeşil gözlerinde cenneti sakladığım
silahlarımı temin ettiğim tek yer yüreğin oldu hep
yırtık ağlarında pantolonlarım da oldu yıllarca
bu yüzden hiç acımadan sildim gözümdeki yaşları.
Senin yanında, koynuma sakladığım güvercin misali,
sadece ikimiz olsun dediğimiz akşamların rüyasında
yeni bir ant yazdım tüm halkın çocuklarına
seviyorum savaşta da barışta da herkesi dünyada.
Yeni bir ant için çok geç kalmadık; hala nefes alıp veriyoruz dostlar!
5.0
100% (6)