3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1086
Okunma
Başka bir günden kalma bugün
lalelerin şehre göç ettiği aydan beri,
ısıtıyor beni, aklımda kalan gülüşü.
Anlamsız çoğu şey dün gibi;
beklemelerim artık vasıflı bir meslek,
gözlerimi kapattığım anda görünüyor o melek.
bazen dokunmak istiyorum, kaçıyor kendisi
korkuyormuş, çok sevmekmiş sebebi.
Alıp, tekrardan koklamak istesem tenini
çok uzak, bir başına ağlanası kaderi;
ipekleri sermiş kainat avuçlarının içine
öpesim geliyor mavi damarlı ellerini.
fakat mevsimler bilmiyor düşleri
sonbahar geldi mi, dökülüyor saçlarının telleri.
mutluluk, süngüsüne asılmış bir asker fesi gibi
toprak olma telaşında yitiriyor varlık sevincini.
Ayrılığı dokunuyor parmak uçlarıyla saçlarıma
nisan yağmurlarında ıslanası saçlarında
düşlerim yanıveriyor bir kanser yamacında.
ansızın, çok uzaktan da olsa dokunuyor;
türkülerini bildiğim aşk kokuyor yeryüzü.
inanmak istemiyor acı içinde bir genç kız
gözlerinden kayarken yaşları yıldız yıldız,
avuntulara kalıyor cenneti hatırlatan ölümü.
Aynı hatıran ile gün batışını beklerken
yaşayanın kendisiyle öpüşüyorum yeniden.
’acı’, soylu bir geleneğe tabi olup,
bir karanfilin başımdaki esrikliğine aitliğini
kadeh kadeh en siyah kabusundan doldurup,
hazırlıyor beni istemediğim yarınlara.
Bir başka günden bugüne ait eksiliyorum
seni bulmak artık daha zor sevgilim.
yitik ilhamlarım, yarım mısralar ardınca
kardeş türkülerinin kavgaları arasında
yıldızların sustuğu resimlerde ölüyorum.
5.0
100% (5)