12
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1854
Okunma

Sesimde akşam alacası bir hüzün/gözleri nar bir gonca buğusu
Bilmem ki
Boğulmalı mı Sükûtun derinliğine
Yoksa kırgın bir ıslık mı çalmalı bu renksiz bozkırın eteğinde…
Ey hüzün anne yüreğimin incelmiş sesi
Nasılda yakışıyoruz birbirimize…
Haykırışlarımın dili gökyüzüne sızarken
Ve yanılgılarıma yanılgılar eklerken ömrüm
Esmer zılgıtlar edindim
Yaşamla ölüm arasındaki ince çizgiden…
Taş kadar katı ağırlıkları atıp üstümden
Yılgın düşmüşlüğümden sıyrılıp
Tıkayıp kulaklarımı baykuş sedalarına
Sevgiyi işlemeye heves etmiştim
Bu keserken çığlığım…
Körpe solukların
Çiğnenmiş umutlarını maiye boyayıp
Çözecektim gözyaşı düğümlerini
Hangi eller tutsak etmişse bulutları göz/yüzlerine
Hangi dudak bıraktıysa bu kekeme mimikleri suretlerine
Terk edecektik vakti mağrur bir zamanda
Muhlis bir talana…
Ve çocuk gözlerinde görecektim
-belki de yeniden öğrenecektim-
Çocukluğu/mu
Şaşırarak bakacaktım belki de
Bu kırgın
Bu dargın uzaklığa…
Boynumda paramparça bir zamanı taşıyorum şimdi
“Canı cehenneme” derken bencilliklerin
Eyvah ki,
Ateşinde ısınıyor nihayet zihnimin acizliği
Eyvah ki
Ökseye tutulmuş umudumun ak güvercinleri
Ahdim olsun ey hüzün
Ola ki,
Geniş bir tebessüm yayılırsa çehreme
Ömrümle ödeyeceğim diyetini
Ömrümle…