51
Yorum
18
Beğeni
4,9
Puan
3707
Okunma


12 eylülün hikayasi o kadar uzun ki
neresinden tutarsan tut tutarsızlık
artık ölenleri kim getirebilir geri
kim verir bize onurumuzu geri
siz bari yaşamayın çocuklar 12 martları
çocukları bari 12 eylüllerden uzak tutun
yeri geldiğinde de hesap sorun çocuklar...
U Ç U R T M A
hangi hücrenin duvarları yazmazdı
karşı kıyılara sevdaları
içinde çocuk sesleriyle nasıl yaşar insan
u t a n m a d a n
döve döve acıları
içeride
öğrendim ben
kuşların kanatlarından uçurtma yapmayı
Hasreti isa
--------------------------------------------------------------------------------
K( A n a’ m a
anadan doğma bir hayatı
bağrımıza bastık diye birileri
taktılar kollarımıza kelepçeleri
bir deli isyanı bastırdılar sesimizde
hücrelere sığmadı yüreklerimiz sığmazdı da
her gün bir eşkıyanın eşkaliyle çıktık dağlara
önce gençlik yıllarımız topladılar meydanlardan
sevdalarımızı kurşunlayıp karartma geceleri kurdular
oy benim bedenime işlenmiş sevdanın kokusu
uykularımıza basarak giderlerdi evlerine gardiyanlar
şifresi çözüldü ihanetin bir bedene gönül vermenin
acılar içimizde çıldırdı çıldırdı dört duvar
konvoy konvoy Filistin askılarıyla önümüzden geçti bahar
kırık dallar gibi düştü omuzlarımızdan kollar
baş aşağı asıp yüreklerimiz boşaltmaya çalıştılar
o yürekler ki
durdurulmuş birer saat gibi kendilerini suskunluğa kurdular
yalnızlık hep tek başına sevişirdi yataklarda
marşlar söyleyerek bütün geceleri üstümüze örttüler
ağlamaya bile vakti yoktu çocuklarımızın
soluklarımızı içimizde saklayıp sığındık onurumuza
gözlerimizi sadece özgürlüğü görmek için açtık
karanlıklarla boğup düşlerimizi ölmeyi dayatılanlardık
ah çocuklar
bütün kuşlarımızı
umudun avlusunda
resmi törenlerle astılar
gökyüzü çıplak bir bakire gibi dururdu üstümüzde
hep adreslerini şaşırırdı merhabayla başlayan mektuplar
kefen bezine sarılmış paralar çıkıp gelirdi analarımızın koynundan
saz çalmayı kör Apdo’dan öğrendim
öğrendim şiir yazmayı Nazım’ın çırağından
‘’devrim biraz da devrilmemektir’’ derdi babam
avuçlarının içine sakladığı sigarayı savururken dudaklarından
son mektubunda
‘’başında fatiha okuyabileceğim bir mezarın olsun’’demişti anam
hala kazar durur yüreğindeki çorak toprağı bıkmadan usanmadan
uyumaz bir gün beni ağıtlarla uğurlamadan
anam
kucağımdaki yerim boş kalsın her zaman
dönerim gözyaşların kurumadan
çocukluğumu giydirin üstüme
ama patiklerim kalsın
kalsın
anamın gözyaşları üstümde
anam gözlerimden
kuşları seyre dalsın
dalsın
umudu yaralım
sıradan bir eylül ...............
İsa İnan
uzun bir menzile yayıldığında yalnızlık
hasretle helâlleşilmez oğul
ölümler halinde girdiler k/anımıza
eylül çocuklarının boyları kısa olur
kısa olur düşleri
kısa olur gülüşleri
eylül ayı gibi hep kısa olur yaşları
ışığı cılız yanar gecelerin
uzun yatar ömrüm ranzada
eylül ayında suya düşen yapraklar gibi çoğalır ölümler
akvaryumdaki balıklara can vermeye çalışırken halkım
salkım salkım üzümler gibi ezildiler bir yudum şarap için
geçin çocuklar geçin
eylüllerin üstünden uçurtmalarla
balonlarla geçin
balın üstüne devrilir bir çınar daha
tabutunu el yordamıyla yontar Kör Turhan
insana tek başına gelir ölüm / zulüm çoğul
tel örgüden dışarı sarkan boynumuzu kırdılar
eylülde yanan filmlerin dumanı kaçar gözlerime
yanan kitaplar yeşermez bir daha
tut ki
su da yanar usta
gebe kalmasın kadınlar on iki eylüllerde
tut ki öldü içimdeki masalcı nine
bu nasıl eylül çocuklar
uzatın gözlerinizi güneşe
panzerler doğrulsa da üstümüze
uğruna ölünecek tek şeydir ÖZGÜRLÜK…
İsa İnan
12 eylüllerde ölenleri kim getirebilir geri ?
5.0
96% (48)
3.0
2% (1)
2.0
2% (1)