5
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1987
Okunma

Sığındığın limanda kaçak bir yapı var deyip, yıkmaya geldiler bir sabah. Kuşların gölgesinde yetim kaldı tüm sevdiğin canlar:
...kediler, köpekler, karıncalar ...
ve
’...Şimdi gökyüzünde çığlık çığlığa, o mutlu mesut martılar...’
Aynı masalı kaç defa gördü şu gökyüzü
kaç defa aynı besteyi çalıverdi yerküre
incinen gönüllere merhem sürebildi mi
olabildi mi geçen zamanlar en büyük çare
-’...sevmek hala aynı otobüs durağında beklerken, yorulsa dahi, bekliyordu ya...’
Kapanmadı yaraların hiçbiri
nemli gözlere sebep olmuş
eski evlerin damlarında kiremitler
farelerin koşuştuğu güzel günler
tatmin olunmamış taptaze ümitler
Hiçbir illegal talep kabul görmemişti ölümler
Yalanları sevdi yaşamak her defasında
Bir söz daha verildi köprü altı yorgunluğundan:
-’Küçüğüm,
(.)şimdi bir başka
(.)şimdi daha bir başka
(.)gözlerimden düşen yaşlar mı
(.)asla!’
-’...bir ilkokul bahçesinde ayrı annelerin temennisi gibiydi okumak, gözlerden...’
Aldatılmış sözleri emiverdi dudaklar
gönül o yarayı öperken usulca
bayramlıklarını giymiş çocukların coşkusuyla
silindi aynı güzelliğe dokunmuş hatıralar
Bir de aynı destan
an be an
düşerken ellerinden zaman
kırık ilgeçlere sahip çıktı şiirler
’...çok uzaklarda...’ dercesine
-’...yüzünü saklasa da hüzün, mevsim sonbahardarda sarılıverip tülüne...’
Bir şehir daha yitirip elleriyle
her kıtada gözler aynı yağmurla yağıverdi
tahmin edilmesi güç gülücükler sonrası
vazgeçti sessizce o tatlı gülüşler
sonra aynı piyes sürüldü kader sayfasına
aynı keder ellerine değiverdi ’...çok uzaklarda...’
teker teker salınıverdi aşka ait güvercinler
uzayda bir boşluk açıldı tutulmalara dair
saat on iki oldu mu her defasında aynı meridyende
dağılıverdi umutlar duvarlar ardınca
eli kolu bağlanmış ’...uzaklar...’ alıverip koynuna
besleyiverdi ’...vesselam...’ deyip aynı yalanda
geçti zaman
aynı özeti sürmanşetlerde tüketip insanlar
aynı şarkıyı trakyalı hüznüyle silip meriç’den
aynı yaşları yeniden ölümüne döküp uzunca
küstü çiçekler aşk’a
-’...boğazında yutkunamazken şair döküverdiği mısralar gibi sevgisine ait masumluğu...’
yeni köyler kuruldu büyük şehirlerde
postacılar artık daha az yürümeye başladı
şehrin merkezlerinden sönmedi cıvıl cıvıl ışıklar
rengarenkti tüm saat gecelerde gezmeler
yorgun bir kemancının bileği kadar kıvrandı
’...bir kadın, bir erkeğin ruhunda ki uçurumlara...’
korlar daha hızlı yağarken yalnızlık şarkılarında
’...gün, her gece, gündüz olmaya ant içerken bir daha...’
iklimlerinde ’...uzaklarda...’ bir niyet oldu sonbahar
-’...ayrılık gelip çattı mı, ağlamak bile yasak olmalı...’
deyip,
bitti
).(
5.0
100% (8)