16
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1330
Okunma
evvel böyle korkak değildi bu dağlar
bu ormanlar ve bu yollar…
artık, avcıya bile kalkmıyor başları
ağıt olmuş kuşlarının ninnisi
sırtındaki teri har/a düşme derdi
teninde buz ürpertisi
tekinsiz uğultusuyla
kan kokusunda uykusu
kör geçişte yarasa zaman
bir adımı yok ki, umut veren
hedefsiz bir yolculukta
girdabında kısılıp kalmış
akmayacak ırmağın, sesini bekliyor vaha
susmuş ormanın çanları
değirmeninde esmiyor rüzgâr
uzun sabır vardiyalarında
akmış yüreğine bir acı su/ çıkmaz
/herkesin yolculuğu kendiyle
kendinden bir parça öl(dür)meden
başkasının ölümünü bilmiyor kimse/
bizde eskiyen acılarla
hep yeni kalanların
içine bakamadığımız yüzler
varamadığımız istasyonlarda
güzün ayaklarıyla yürüyen
ve geceden çıkamayanları
göremediklerimiz var
göz varken!
hani, hayat paylaşınca güzeldi!
neyi paylaşıyoruz ki biz?
devran aynı dönmede kaç zamandır…
sahi, gerçekten güzel mi yaşam?
ölümü seyrederken
nâfiledir inkâr
çıkaramıyoruz at gözlüğümüzü
bir türlü!
kuş sürülerinin, sade dansını gören
acıyla akran olanların
uzaklarda yankılanan yokluğu/nu göstermeyen
tek yüzlü madalyonumuz
filikamız, hep tek kişilik
yaşamın soluğunda
başkasına katığımız yok zulada
tuz da kokar
lâkin inan/mak /dırmak gerek buna
yoktur tek elin sesi
iki gözümüz iki çeşme görünen
korkunun karanlığına sinmiş
bizler/ masal şövalyeleriyiz yalnızca
nerde kurtuluş savaşındaki yüreklerimiz?...
toz dumana karışmış
boş yollar
izlerini silmemiş kan boyalı kayalar
geçmişini silenin geleceği olmazmış!
“keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner”
Hâdiye Kaptan
c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir