3
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
921
Okunma
’Kalır mı paslanmış gümüşlerden bir gülücük...’
gökyüzü adımların silişleri
kartal kanatlı bir kadın
müşterek susuzluğunda adım adım
bel ağrılarında tane yılgınlığı
avuçlarında iki genç çocuğu
heceler ömre bedel yangınlarda
doktorlara tanıdık bir ten kavgası
metaller bir başka soğuk
kaldırım taşlarında bedevi gülüşler
ellerinde ekvator çizikleri
bir güneş batışı akşam ezanlarında
hanların lak lak vakitsizliğinde
omuzlarından düşerken koyu yeşil şallar
tren ıslıklarında anlamsızca bekleşen yolcular
sigaralar tekerlerin intihar militanı
ölümsüz kalıyor toprağın içinde ak masumlar
lamellerinde kan rengi sarımtırak silinişler
testlerin en naif bedeli uzunca bekleyişler
sıralarda raporu olmaya birkaç yaşlı
durağa geç kalınmış bir nefes hikayesi
doluvermenin başlarında ölüm abidesi
çar çur edilmekten bıkılmamış balkon sefaları
ömrü hiç olmuyor parasızların acıdan başka
sıra sıra yakınlaşmak isteyen eller
ayaklarında bir imtiyaz enfekte edilmişler
durağan bir öpüş orta yaşlı bir kadın cebinde
annesi kadar özlem duyulan hayal oluyor oturak
doktorun bıyığında kirli bir ihtilal yangını
köşebantlarda vefasızlığın alımlara bedelsizliği
hiçbir anlamı kalınmamış mistik bir dua ilahisi
gülüşlerin en bakırlaşan yanı demir kalpler
bacak bacağa atmış genç bir bayanda ar kayıpları
pembe bir transparan hemşirelerin geğirişlerinde
yasaklanmış alanlarında sigara molasızlığı süratler
kadın parlak ten renginde çorabından kurtulma peşinde
soyutsallığın her biri yabancı bir sevdakar
günahlarında bir katedral bağışlanması simsiyah
duaların körkütük günahlara aşık olduğu odalar
serumlarında hiçbir inanç bağdaşmıyor sevgiye
avizelerde yorgun bakışlar yeryüzüne her gece
ay, güneşin popüler bir geyik oyuncağı
mikrop kapmaktan bıkmıyor bütün yaşayan ölüler
sevgiler paranın şefkatli bir şıllığı yastığında
terini silmek isteyen var mı diye soruyor kadın
doktor artık usanmış, istemiyor tensel bir şey
sevişmelerin şakabazlığına denk düşüyor gümüşten gülüşler
...
5.0
100% (8)