29
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
2271
Okunma

-I-
Sulardan geldim
Sana kumlardan
Çamurludur üstümdeki yaşamak örtüsü.
Aklındaki düğümü ilk ben gördüm
Ve tanıdım sesinin yırtılmasından,
Yorgunluğun omuz başıma düştü.
Canını seven üzümdün bağbozumunda
Hikayesi üç nokta ile son bulan.
-II-
Suyun kadife sesi serilince
Çoğalmıştı içimizdeki şelale
Yine de çok değiştirdim yüzümü,
Tanınmamak için ölüme.
Uzandığım raflardan düşüp
Kırıldı çocukluğum
Annem; biraz esmer, hüzünlü bir tül
Yetmedi ,tek başına yılları dindirmeye.
-ııı-
Koşmalardan geldim
Sana anlık duraksamalardan
Tutuktur rengi gözlerimin
Yüreğine dosdoğru akamam.
Milyon cesetli topraktır doğduğum yer
Belki uzun uzun yaşamayı anlatamam
Ve fakat ateşli bir ormandır göğsüm
Suyunuzun zehirli bıçağına
Alev alsa da sözcüklerim, bir kalemde yanamam.
-IV-
Ey yaşamak çırağı, yalan ustası
İçimizden kaç şilep geçer daha böyle
Bağrımızda kanlı karanfil sepetleri parçalayıp
Kaza süsü vererek hem de.
Babama sorsan, önemi yok
Der ki;- çocukken yaşlanmaya başlamış düşlerimi
Ters yüz edip kullanıyorum.
Kucakla beni gökyüzü
Zamandan boşalıp, mavine doluyorum.
-V-
Sulardan geldim
Sana kumlardan
Tozludur sesim, nefesim ıslak
Mazur gör, çıplak ayak bastım yürek evine
Bir karıncada unutmuştum yaşamak acelesini
Uzun uzun dinleneceğim
Koyup yıllarımı sırt üstü.
Aklındaki düğümü ilk ben çözdüm
Tanıdım sesinin yırtılmasından üstelik
Yorgunluğum omuz başına düştü.
5.0
100% (38)