bir yaz gecesi hesaplaşmasıdır bu
şimdi ben
zamanı durduran bir gönül aynasıyım
hem hafızınım artık
hem de katibinim bu gece





lütfen sus
sus artık biraz
seni görüyorum şu an biliyormusun
aynadaki bu insan sensin
gördüğüm zavallı, çaresiz insana
bil ki, yalnızca acıyorum bu gece sana





kavlimiz böylemiydi bir düşün
sebebi var oluşunun bu muydu
anımsa biraz
hafızanı yokla haydi
böylemiydi sözümüz seninle?





kapı komşuların aç yatarken
sığır gibi yedin
doymadın bu akşam yine
mide fesadından korkarsın bilirim
gelsin maden suları
gitsin maden suları artık
ne de iyi bakıyorsun ah insanoğlu
sen kendine






keşke insan olarak yaradılmasaydın diyorum şu an
yakışmıyor sana insanlık
ormanda bir yırtıcı hayvan olmalıydın sen
bak aynaya
gördüğün bu değil mi ki zaten kendinde ?






Akşam tıksırırcasıya kadar yediğin
kaç insanın hakkıydı bir düşün
Kaç insanın hakkını gasp ettin bu gün
Geğirirken ohhh diyorsun salkımsaçak ruhunla
Oysa ki ; Allah inşallah
" ahhh " " yandımmm anaaammm " da dedirtecek sana







kuş tüyü yataklara sığmazsın
cehennem ateşlerininin harında
tam yağlı doymaz bedenin nasıl yanacak
ben görebiliyorum şu an
bilki yalnızca acıyorum sana






annen ağır hasta
bakımsızlıktan erimekte kadın
baban gözü yaşlı
baş ucunda ağlar çaresiz
ne zaman çare olacaksın söyle dertlerine
yaz eğlencelerinde laylaylom ederken
ne zaman fırsat bulacaksın
yanlarına gitmeye






uyan artık bu uykudan
gör gönül aynasında kendini
hem kendine düşmansın
hem de insanlığa karşı ölümcül bir virüs
görmüyormusun ?





bilki canın bir anlıktır azraile
yarını göremezsin belki bu gece
sabah verilir selan
öğlen namazında cenazen kalkar
usule uygun biçimde






topraklar atılır üzerine
kabrine yerleşirsin selametle
sonrası bildik hikaye
yanarsın sonsuza kadar
obez bedenin ve doymaz ruhunla
cehennemin en müstesna yerinde …








Mert YİĞİTCAN
05 temmuz 2011 küçüksu / istanbul