Vurgun yemiş yüreklerde, yuvadan uçan kuşlarda,
Yıkılan tüm hayallerde, dillerde şarkıdır hüzün.
Buğulu yeşil gözlerde, sevda dolu bakışlarda,
Görülmeyen tepelere tırmanılan yokuşlarda,
Suskun duran gülüşlerde, dillerde şarkıdır hüzün.

Güvendiğin yüce dağda, umutların yitiminde,
Çığlıkların büyüdüğü son gecenin bitiminde,
Akşam üstü ıssız kalpler üzülür gün batımında.
Sevenlerin arasına fitne fesat katımında,
Kuma vuran dalgalarda, dillerde şarkıdır hüzün.

Gül kurusu dudaklarda, kuruyan susuz toprakta,
Yalnız gezen yıldızlarda, dökülen sarı yaprakta,
Dikeniyle aynı dalda, gül bülbülden çok firakta,
Yanar durur gönül aşkla, söndürmeyen kalp ırakta,
Hayal kuran aşıklarda, dillerde şarkıdır hüzün.

Mızrabın değdiği telden, içli nağmedir dökülen.
Sigaranın dumanından, nefes nefestir çekilen.
Vuslata erişilmezse, kadere boyun bükülen,
Terk edilen yuvalardan, umuda hicran ekilen,
Yürek buran acılarla, dillerde şarkıdır hüzün.

Kaçan trenin ardından, bir mendildir kalan elde,
Özlemle beklenen yolda, hasret bırakan yad elde,
Bülbüle naz eden gülde, efil efil esen yelde,
İntiharın eşiğinde, bentlerini yıkan selde,
Kalbi kıran kem sözlerde, dillerde şarkıdır hüzün.

Yanakların ıslandığı, sığınılan kör gecede,
Kifayetsiz cümlelerde, düğümlenen bir hecede,
Mazideki hatırada, çözülmeyen bilmecede,
Mutluluğu bulamazsan, sol yanındaki ecede.
Yıkık viran gönüllerde, dillerde şarkıdır hüzün.