17
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
3410
Okunma

şehir can çekişiyor /uyandığında
taş taş üzerinde yok, acı ve öfke çok
kimse evinde değildi, herkes kovulmuş
turuncu balık kırmızı kanlarla poşetin içinde çırpınıyor..
ağlayarak nehire koştu judia
suya atladı kolsuz bacaksız
sadece gözleri vardı gördüklerine pişman
kardeşi suyun derinliğinde yatıyordu
gitmeye mecbur bırakılmış herkes gibi
ve yaşamaya hakkı olan her insan gibi
dua ediyordu, bilmek istemiyordu
ağladı judia
uçurumun kenarına koştu
çaresizlik ölmesine bile izin vermiyor..
her şey ne kadar da ürkütücü görünüyor..
uçurtma uçurduğu çimenler kan kokuyor..
askerler oradan oraya koşuyor..
çamur içindeydi çocukluğu
balçıktan başka yiyecek yok..
judia uyumak istiyordu
bunların bir kabus olmasını diliyor..
ömrüne yapışmış sahipsizliğin çıkmaz yolu
ve küfür gibi bir duman çadırlara koşuyor..
judia erkenden büyümeye bırakılan bir tohum..
judia kaybolmuş bir hıçkırığın acı soluğu..
annesi ile babası kayan iki yıldız
ve kardeşi mavi çizmeleriyle
elveda demişti sessizce..
judia gidemiyordu
judia konuşamıyordu
hiçbir şey yapamadan öylece susuyordu
kendi evinde misafir gibi eğreti
judia yeniden evine gitmek istiyordu
judia masum / judia yılgın
judia tel örgülere bakıp
sadece ölmek istiyordu
turuncu balık kırmızı suyun içinde
cansız ve kıpırtısız gömülmeyi bekliyordu
fulya/temmuz2011
*Değerli şair Şimo’ya teşekkürlerimle..