3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
848
Okunma

Büyük ahşâb kapıdan, üstâd içeri girdi
Son kez başını bana gel der gibi çevirdi
Üstâdın arkasından, çırak uzunca baktı
Vedanın son damlası, iki gözünden aktı
Tam bir saat düşündü, öne eğip başını
Hatta hiç oynatmadan kalem gibi kaşını
İçindeki duygular med cezirden de beter
Tam o esnâda bir el, kolundan çekip iter
,,Hadi bizimle gel, gel!” dedi Muhammed İkbal
,,Derdin nedir be şâir? Edelim mi hasbihal”
İkbal, tâ Pakistân’dan, gelmişti İstanbul’a
Büyük bir dava için gece çıkmış bu yola
İslam’ın son bülbülü, İstanbul semâsında
Hakk’ın nûru âyândı, dırahşân simâsında
Çırağa dönüp sordu: ,,Söyle derdini, nedir?”
,,Susmak bir cevab değil, sadece bahanedir”
,,Hadi söyle be oğlum! Gelmeme nedenini”
,,Üzme artık bu yorgun, kalbi dertli dedeni”
Çırak bakamıyordu, gözü yaşlı İkbâl’e
Koca üstâd sandı ki beni almıyor kâle
,,Hayır Üstâd yapamam!” Dedi utangaç çırak
,,Yaparsın cân yaparsın!” Dedi gür haykırarak
,,Şâirlik hırkasını, ben taşıyamam, üstâd!”
,,Ahlâk olmazsa neye yarar bunca istidâd’”
Soner ÇAĞATAY 29 Haziran 2011 / Wuppetal / Almanya
Muhammed IKBAL:
Muhammed İkbal (Urduca: محمد اقبال, Hintçe: मुहम्मद इक़बाल; d. 9 Kasım 1877 - ö. 21 Nisan 1938), Pakistanlı İslam alimi, şair, filozof ve politikacı.
Şiirleri çağdaş Urdu ve Fars edebiyatının en önemli yapıtlarındadır. Allâme İkbal olarak da bilinir. Hindistan’daki müslümanların bağımsızlık mücadelesine ilk defa dile getiren kişidir.
1873’de Pakistan’ın Pencap eyaletine bağlı Siyalkut kentinde doğan Muhammed İkbal, mutasavvuf bir anne ve babanın oğlu olarak dünyaya geldi. İlk eğitimini Kur’an üzerine aldı.
Kur’an eğitimini medresede tamamladıktan sonra, Arapça ve Farsça hocasının yönlendirmesiyle İslam edebiyatıyla ilgilenmeye başladı. Lahor’da yüksek öğrenimini tamamladıktan sonra Doğu Dilleri Fakültesi’ne hoca olarak tayin edildi. Bu yıllarda Muhammed İkbal’in şiirleri de yayınlanmaya başlandı.
1905’de Londra’daki Cambridge Üniversitesi’nin felsefe ve iktisat bölümünden mezun oldu. Londra’da üç sene kadar kalan İkbal, burada Arap Dili ve Edebiyatı Fakültesi’nde hocalık yaparken, bilhassa Londra’da ilgi görmesine sebep olacak çeşitli İslâmi konularda bir dizi konferans verdi. Yine Londra’da kaldığı müddet içinde hukuk üzerine okuyan İkbal, savcılık diplomasını aldıktan sonra Almanya’ya giderek Münih Üniversitesi’nde felsefe dalında doktora yaptı.
1908’de Hindistan’a döndüğünde, yazı ve şiirlerine hayranlık duyanlar tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı.
Muhammed İkbal ülkesinin siyasetine de katılmış ve halkını bu konularda yönlendirmişti. Onun bu konudaki düşüncesi ise, "Siyaset; çalışmak, izzet ve şerefe davet etmektir" şeklinde idi.
Müslüman Hintli mücahitler adıyla yazdığı şiirleri Hindistan’daki müslümanların hareketlenerek İngiliz sömürüsüne başkaldırmalarında ve Pakistan’ın kuruluşunda büyük tesiri olmuştu. Bu yönüyle İkbal, Mehmet Akif Ersoy’a da benzetilmiştir.
Kurtuluş Savaşı yıllarında, zor durumda Pakistan halkını, Türk halkının milli mücadelesine destek vermek için örgütlemiş, milli mücadelede kullanılmak üzere Pakistan halkından 1.5 milyon sterlin toplayıp Ankara hükümetine yollatmıştır. Bu paralarla daha sonra Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından şimdiki İş Bankası kurulmuş ve önemli bir bölümü Cumhuriyet Halk Partisine verilmiştir
Uzun süren bir hastalıktan sonra 21 Nisan 1938’de vefat etti.
5.0
100% (1)