1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1150
Okunma

Koca İkbal şaşırdı, Soner’in bu sözüne
Utanmasın diye de hiç bakmadı gözüne
Bu çocuğun başına, koyup elini İkbal
Sözüne devam etti: ,,Elindedir istikbal”
,,Şâirde ahlâk gerek; lâkin yeîs bataklık”
,,Ona teslim olmamak hakikaten ustalık”
,,Bir yeîs deryâsında, yüzsen misâl-i balık”
,,Seni kurtarır birgün, son ”sefîne-i Hâlık”
Süleymaniye yönünden, yaşlı bir adam geldi
İkbal, sözünü kesip ,,Bak sana peygâm geldi”
Der demez selam verdi Abdullah İbn Ravaha
Nûrdan dırâhşân yüzü, şebihti nûr-u mâha
Mute’nin bir şehîdi ve şâir sahâbedir
Âftâb misâli yüzü, Allah’a inâbedir
Bu zât şâirlikde, gökte necîb’ül-nâbdır
Onun gibi şâirler bu âlemde kemyâbdır
Gâle: ,,Soner limâza taknau min rahmetillah”
,,Kezâ ente tektubu şi’re fî sebilillah”
Gultu lehu: ,,Ektubu şi’re linefsî fekad”
,, Lâ yefhemu ma’nahu gulûb’ül-rukad”
,, Ve lihâza urîdu, en eksira kalemî”
,,Velev ektubu şi’re seyezîdu elemî”
Soner ÇAĞATAY (15:30) 2 Temmuz 2011 / Wuppetal / Almanya
Kelimeler:
sefîne-i Hâlık: Yaratanın (Allah’ın Gemisi)
peygâm: haber
Âftâb : güneş
inâbe: dönmüş
necîb’ül-nâb: Temiz soylu
kemyâb: az bulunur, kıymetli
5.0
100% (5)