7
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2003
Okunma

giydirdiğimiz aykırı libasların aksine
Aşk;
hala kendi aidiyetini haykırıyor
duymaz kulaklarımıza
ve kör gözlerimize
/ütopik bir düştür gözlerin gül yapraklarında
aşka gülüştür varlığın Sitare dar ağaçlarında/
Yitirilmiş aydınlığına nispet yakılan
idare lambasının titrek ışığında
bulanık geceler yaşıyorum
duvarlar her geçen gün can çekişiyor
içleri çürümüş ağaçlar gibi her an devrilebilirler
Geçmişin karanlık kuytularında
saklanan kendimi sorgulamakla
kayıp olanı bulmaya çalışıyorum
beline akan ırmakları andıran saçlarından
bahsedecekken en belirgin tarifinle
gözlerinde kaybolmuş oluyorum
ben bile kendimi anlayamıyorum
Yüzyıllar boyu kımız içilen toprak kaplarda
kaçınılmaz olana bükülürken ruhum
seni düşündükçe,
her akşam kurganlar kuruyorum
ellerini kıyamette gibi kararan güneşlerde arıyorum
oysa cesetler zaten soğuktur ısınmaya ihtiyaç bile duymazlar
Balıkçı meyhanelerine dönmüş mezarlar
içim sıra, düz ayak kendimi kapıda karşılıyorum
her akşam aynı hırıltı bileklerimi kutsuyor
yalnızlığımı sigara dumanında boğuyorum
oysa değişen müdavimleriyle sandalyelerin
olanca nezaketimizle yıkılmışlıklarımıza rağmen
ve dokunmadan ve ürkütmeden sessizliğimizi
dile gelen tek derdimiz
geciken yaza olan sitemlerimiz değil mi?
Erselik bir vaktinde günün
aynı esrik hıçkırıkları ile uyanıyorum
küstahça mırıldandığı şarkılardan esen rüzgarın
bir fırtına patlıyor içimde ansızın
kendimden kaçıp hiçbir yere sığınamıyorum
Bidayette verilen yeminler gibi
dilimin hemen ucundan kayıp düşmüş
seni, bizi anlatan lisan
içimdeki beni artık avutamıyorum
Hiçbir zaman sonuna vakıf olamadığım
bir düştür bu kovaladığım
Dört pare sensizlik yankılanıyor,
ve çığ düşüyor,
yıkılası dört duvardan,
üşüyorum,
al beni sarp dudaklardan
ve bu vefasız notalardan
Kurtar benliğimi,
kara sabahlara sürüklendiğim körelen şafaklardan
birbiri ardına boşalan şişelere kırılan bardaklardan
seni bir anlık unutmalarımdan
mütevellit ölümler yaşamaktan
/Güneşe inattı
güne simlerden yıldızlar asan saklı gülümsemelerimiz
bilinçsiz bir naattı
yorgun akşamlarda aşkı ararken şiirler yazan sevişmelerimiz/
…
Görmeyi öğrenen gözlerime
İlk ant gününde
Adını kulaklarımmış gibi okuyan
kimdi Sitare?
görülmeyen
duyulmayan
dokunulmayan
Bilmenin ötesinde bir farkındalık ile sadece var olan
Eski bir şarkı gibi
Hiç unutulmamış olmasına rağmen
Nasılsa
ansızın bir an çarpması gibi
bebek ağlaması ile tamamlanan
bir alt boyuta geçişte
hatırlanmaya çalışılan
dilimin hemen ucundan
son nefesime yar olan
kimdi?
…
5.0
100% (9)