Yorgo’ya teşekkürler...

Ah be...

Çalınan keman kadar susamışım notalara
Gagalarını yalayan kuşlar kadar
Sanki bir başka gitmek istediğim yer
Bir başka arzu var içimde şimdi

İlk defa çizdiğim bir kadın resmi
70 lik dedenin kamburunda eşcinselliği
Mesafeler arasında aşka imansızlığın
Tam da o saat başka bir arzunun isyanı

Ah be...

Efkar dağıtır mı bilmem ama gözlerim
Kitapların en mahrem sayfalarında
İçtiğim en leziz şarap olur yalnızlığım
Adımlarında saklı cennettir parasızlığım

Avuçlarımda geçmişe ait derin izler
Toz toprak geleceğe ait tüm ümitlerim
Çerçevede ilahi ayetler ağlıyor halime
Göz pınarlarımı hiçbir zarf açıklayamıyor

Ah be...

Şehre isyan düştü yağmur güvercin kanadında
Geciken yüzü olmayan kadındır sevgilim
Her istasyonda aranan bir ben yokum şimdi
Vakit flüt çalmayı bilmeyen öğrenci gibi

Ellerim yaralarımı saramaz ellerimde
Hiçbir el dokunmamış en namuslu yerimde
Kanayan bir gün çıkıyor ayet ayet babında
Mesafelerde aşka imansızlığın tövbesi yorgun

Ah be...

Ne şiire ne de bir başka gidişe tenzihtir bu
Vakit serseri bir aynada kırılmış cam parçası
Zarını yitirmiş tavla kadar bayağı bir ümit
Yeislerin ardınca bana sokuluyor gizemlice

Otobüs içinde rahat olmayan bacaklarım için
Direğini yıkmış güneşin ardı sıra karartılarda
En gülünç ses oluyor sevmek ve ölüm tebessüm
O başka ses içinde ağlamak istiyor iki gözüm

Ah be...
Ah be gülü yakan güneşim...
Herkesi şad ettin de
Bir ben mi kaldım ...

Ah be...!