4
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1498
Okunma

Kırmızı bir İncil koltuğunun altında
Sarılmalarını özlediğin yaz yağmurlarında
Akıyor naifliğin ölümün yakasında
Ejderha dövmelerinde gizleniyor hayatın
Susamaya mecbursun, küpelerin anlatıyor
Kopacaksın, yaşamak her soluğunda bağırıyor
Leğen kemiklerinde bir isyan vakti gece
Ömre kaç bedel yanıyor yüreğin, ağlıyorsun
Dokunmak istiyorsun hasret ayazlarında
Yakıyor dağlarını sabahlarını ayaz ayaz
Her bakışında bitirim bir aşk esiyor
Barnabas dökülüveriyor süt kanallarına
İznik de seni çağırıyorum en ulvi günaha
İkimizde masum değiliz bu bilenmelerde
İlk günah kadar kroniksin damarlarımda
Siyah travmaları geçirdiğin deniz kenarında
İnanmaya çalışıyorum senin inandıklarına
Çelişkilerde önüme diziliveriyor duvarlar
Sevdanın aruz ölçüsünde ucuz bir parfüm kokusu
Sen varsın zannediyorum, korkuyorum
Dua ederken dilim kanıyor, tüküyorum toprağına
Ebedi kurtuluşa kayıyor gözlerinde beyaz
Çektiğin sürme kadar hafifsin oysa
Bunu biliyorsun ve ağlıyorsun gecelerce
Kimsenin çalmadığı kadar çalarken gönlünü
Failin ben oluyorum göğsümü gere gere
Belalı bir sevdan oluyorum ayet ayet
Sen okudukça yalanlıyorsun kutsallığımı
Tanrı yorulur diyorsun, hem de yeminle
Kırmızı dudakların öpmüyor hasretle beni
Yalancı bir şehadet bestesinde Kiliselerin
Ben hediye edilmiş İncil olunuyorum
Sen aşkını terinde satmış iken başkalarına
Tanrım beni, beni neden terk ettiğin suallerinde
İlk günahını bilmeyecek kadar kibirlisin
Ne Zebur da ne de Tevrat da yazıyordu günah
Sen çıkardın üçlemelerini en pembesinde aşkın
Katedralim saçlarının arasında gizlenirken
Meleklerimiz inerken avuç avuç rahmet ile
Sen bana tattırdığın zevk içinde zehir ile
Aşka küstürdün divanece, usul usul yağarken
İlk günahım seni sevmekti diye haykırırken
...
5.0
100% (4)