7
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2495
Okunma

Koskoca Dünya’ya sığmayan başını küçücük ellerinin arasına sığdırmış karşımda otururken;
Sadece
-Hadi anlat, dedim.
“Hiç sebepsiz ayrılık olur mu diye
Kaç kez sordum bu soruyu kendime
Hangisinden öğrenmek istediysem
-Sus! Senin aklın ermez, dediler her defasında
Sustum…
Sorduğumda
-Peki, ne zaman aklım erecek, diye
Ortak cevap “ Büyüyünce…”
Oysa ayrıldığında annemden
Sakalları çok uzamıştı babamın
Ama ben biliyordum
Her gün annem için tıraş olduğunu
Görüyordum
Aynaların karşısında nasıl mutlu olduğunu…
Peki, ne oldu da bozuldu bu sihir
Tıraş olurken hiç yüzünü kestirmezdi babam
Annemin eteklerinden damlarken kan
Kader miydi?
Bu cam kırıklarını yolumuza serpen
Gelmemeliydi bahçemize
Yaprak dökümü bu kadar erken
O yalancı göçmen kuşlar alıp gitti mutluluğumuzu
Nasıl da inanmıştım
Beni Leyleklerin getirdiğine
Ve onlarla birlikte terk ettiğinde babam evimizi
Mevsimden mevsime bekledim çıkıp gelmesini
Geldi…
Ta/ki ben, onun uzayan sakalını kesmeyen
Tüm nankör jiletlere inat
Kör bir bıçakla kestikten sonra bileklerimi…”
Bitti mi dedim?
Sustu...
Sonra doğruldu
Hatta düşecek gibi oldu yerinden kalkarken
İmzaladı intihar tutanağını
Ben ona sırtım dönük ağlarken…
Ereğli, 12 Mayıs 2011
Yüksel Erentürk YILMAZ
5.0
100% (5)