3
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
843
Okunma
bu gece
Mecnun’un yüreğinden aşk şerbetini içerken
bir fikrin incecik kıyılarında dalgasızdı mavi denizler
yaralı kalbi ömrüme gül gibi dirilttikçe hem de
damarlarımda gezen günahımdan daha büyüktü sevabım
ihtimallerin gölgesinde kavrulan tutsak benler
umut çığlıkları silkeledikçe yalan düşleri ruhuma
kirpiklerimin ucundan düşüyor güneş
rüzgarına hapis her hecem çınlıyor uçurumlarda
geceler nehir gibi uzandıkça
tenime dokunan hayaller küskün
yalnızlığıma...
gözyaşlarımla sarılı dün ak sayfalarda gürültü kopardıkça
kentin dudaklarındaki bulutlar vedaya benzer mektuplar yazıyor
bir bir dolaşıyor anıların yüzü sokaklarımda
mızrak gibi dokununca en hassas parçama acım
topluyorum çocukluğumu tuhaf telaşlardan
ve topladıkça rengi yitmiş yeşillerden kendimi
düşüyorum uzakta bir söğüt ağacının gölgesine
-şimdi aynalarda bile yabancı sessizliğim-
her günüm arsız sonbahar
sus sende unutuluşa kaybolan intiharlarım
bilmez misin haykırsan yıkılır soğuk duvarlar
geçit vermeyen yollarda daralır nefes
ah işkenceye hazır heyecanlarım
beyazlar içinde karanlığa gidiyorum
ışıklar bitti
kus beni bilinmezliğe
gökler tanımıyor bakışımı
-ğöğsüne takvimlerini çekme hayat adım adım kopuyorum
her an’a işlenirken duygularım
çıkmıyor hüznümün izi duygularımdan
sen en son kıvılcım dolaşan saçlarımda
ki herşey başka inançla bakarken resmime
güler gibi yapıyor korkularım
bağrıma basılan yaraya
yoksa işlendikçe şehirlere maviler
sular gibi ihmallere akıyorum
5.0
100% (8)