5
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
2231
Okunma

"...Allah’ın izni olmadıkça kimse ölmez. Ölüm, Allah’ın ilminde kararlaştırılmış bir vadeye bağlıdır..."
Selvilerin hışırtısı, kozalakların intiharına ilişti gözlerim!
Titrek kadınların dilinde ki
Ağıtlarına değdi yüreğim…
Yıkılmış düşlerin kırıntıları dağılmıştı etrafa
Kimse usulca eğilip almak istemiyordu…
Avuçlarda büyüyordu zavallılık…
Ve bir tek burada geliyordu akıla hakikat!
Görkemli özgürlüklerin peşinde,
Sıvası dökülmüştü mukadderatın.
Çaresizliğin tahtında oturmuştu kader
Ve tüm sönen ışıkların kesintisi oluyordu umut…
Çirkinleştirilen tüm vaziyetlerin ömrü
Bir avuç toprakla çoktan dolmuştu…
Belki de bir bahar akşamını anımsayarak,
Son kez bakılıyordu yüze…
Yaralı yüreklerin feryadı cayır cayır yakıyordu lahzayı;
Usulca sözlerini geri sürenlerin şahitliğinde…
Hikmetine sual buyrulmayan hakkı için
Metanet kaç dakika barındırılabilirdi şaşkın dudaklarda…
Mırın kırın etmiş tüm vakitsiz kelamları
Bir gecenin genç bağrına gömüyorum şimdi!
Gelin gibi süzülerek beyazlar içinde
Elimde ki külçe gibi ağır defteri
Ve arasında kurumuş suskun gülü bırakıyorum
Gözümün ismime iliştiği ihtişamlı mermer üstüne…
Ardından çöküp anamın dizi önüne siliyorum gözyaşını…
Bir masalın efsunlanmış kahramanı değildir beşer.
Bir rüzgara aşık olup ne kadar sürüklenebilir yaprak?
Elbet dil diyecektir Aleyküm Selam…