1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
957
Okunma
Hancı!
Eşkıya atımı aldı
Bahar bana hazan kılındı
Üzgünüm
Dertlerim yine arttı!
Sesler duydum gaipten dedi bir naif deli,
Aklımın muhayyilesinde ki azgın sabi,
Yine çekinmedi.
Tüm altınlarını çıkar dedi bir hodbin
Dedim ki;Gazabına ibtina edemezsin
Rabbin gayreti var,hukuku deşemezsin
Elindeki hançer değil top tüfek olsa
Onun düzeni sen ifsad edemezsin
Velakin lafımı dinler mi hiç ifrat bekçisi
Tefridinde dahi korku olan sevgi nesepsizi
Durdu baktı gözüme,dayadı hançerini
Göğsüm de bir acı,deldi geçti ciğerimi
Acep sual eyledim ırsı mıdır huyu,edebi?
Hiç mi söylememiş dedesi Sahabi-yi Güzini?
Hakkım olsa da itale yasak dedim bendime
İtfa ettim,sordum iştikakı hayırsız beşere.
Sonra vakit,sağdakini izabe eyledi
Şaki de olsa varmış meğer ki izzeti
İncinmiş miydi acep onunda yüreği?
Hançeri soktu kınına,gözleri sema ahdi
Bakmadı bir daha bana,doldu gözleri
Çeşm-i giryan,semadan yazıldı bahtine
Kamu alem görse şaşardı onun fendine
-Git!Konuşma yabancı,dedi benimle daha
Fazla kalma burada,tutmasınlar yine yolda
Mamafih dayanmadı gönül kuşum kabında
Fırlattım elimdeki taşı yere,başladım suale
Nedendir,hangi keder ki eyledi seni böyle?
Seyrin de zülfünün kahrı bildiğim yar dedi birden
Cevabının israfili çaldı suru derinden
Ben idrak edilmemenin günahıydım eskiden,
Oldum kaç sinedir şaki,devlete ahiren
Makberim hem yakın hem de yakin oldu gayri
Halime acırım,amma dinmez isyanım derinden
Dua etmeyi muallim Hayri belletmişti
Velakin isyanı setr edemedi tamamen
Şimdi git nolur ırak değil kabir kapım bana
Son vakte öldürmeyeyim birini bir daha
Acıdım ama fazlada duramazdım yanında
Verdim atımı gitsin diye son kez anasına
İmdi indi köyüne makber gelmeden
Sevindim hancı asker onu görmeden
İnşallah görmüştür diye son kez anasını
Dua eyledim buraya daha gelmeden
Hancıydı kıllı,davul göbekli bir insan!
Gül gibiydi siması,oldu birden sahici giryan
Ellinde temiz çarşafla,bir gümüş ibrik vardı
Gözlerinden yaş dökerken ‘Ya Hu’ deyip bana bıraktı
Hüngür hüngür boşaldı bir yangın çeşminden
Soramadım tanır mıydın onu yakinen
Kendi huzrumu kanatmışken işa evveli
Ezan-ı okumaya hicazdan gelmiş bir sofi
Adım attı hanın yosunlanmış taşlarının birine
Aşk iyle iş eylemek haram değil mi dedi
Ezandan önce işa vakti avamı söyletti
Hanın taburelerinde eli makaslı bir deli
‘Vuhahah’ diye imdi milleti inletti
Ne hancı söylendi ne de bir başkası ona
İmdi herkes hazırlandı abdest ile namaza
Seferi diye es geçtim farzın tümünü
Bilemezdim bu hanın devlette var olan ününü
Gece melekler aldı yanına ruhumu sandım
Şafak sökmeden habersiz oradan ayrıldım
Sonradan bildim ki eşkıya sandığım şaki
O hanın bucağındaki sofinin kendisi
İnanmadım sordum yüz defa biçare adama
Adam ‘tamam’ dedi yalandır sözlerim amma
Bana altın ver bu sözün üzerine bana
Sinirim aştı velakin bu kez dayanamadım
Sarstım adamı,gerçeği söyle yoksa…
Hancının öz evladıymış hodbin bildiğim yiğit
Bir güzele müptela olmuş önceden
Soramadım ancak demişti bana takkeli sofi
Deli çekmeden ‘vuhahah’larını alenen
İmdi tamam oldu dedim çıkardım kesemden yedi altın
Bunlar senin az kam al dünyadan,dedimdir hakkın
Sevindi garip nicedir yemedim dedi güzel bir taam
Çöktüm dizlerimin üstüne sonrada yavaş yavaş yere
Toprakla oynadım dedim biraz vakit geçe
Bekledim durdum ki yiğidi göre gözlerim
Ancak ne yiğit geçti buralardan bir daha ne de sofi
Ne de şems gibi akl-ı beşerden üstün hakiki bir veli
Gözlerim bu rüyayı görmüş gibi yaşardı
Makberi uman yiğit gibi yüreğim sızlandı
Belki hiç olmadığı kadar…
Ruhum bu masala inandı!
5.0
100% (2)