1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1121
Okunma

ölüm gelir, alır götürür atarlar bedenini toprağın bağrına…
ölüm gelir alır götürür atar benliğimi kaosun ortasına…
dökülür kurşun gibi sözler beklenmezken bazen umarsız dudaklardan
yığılır kalırsın dağılmaz karanfiller hiç dört tarafa şakaklardan
biri bin pare küfürler ile kovsaydın şeytan kovar gibi cennetten
cehennem gibi yer burası nefes düğüm düğüm boğazında, yaşarken
engerek misali başkasının kolu dolanarak o narin boynunda
öpmediğim senin dudakların mı onlar çatal parmakların ucunda,
neden diyerek bakarken menekşe gözlerine, olmasaydı yüzünde,
züleyha’dan kalma istenmemiş sadakaydı bu hercai gülümseme
hazan şarkıları harmanlanır ayrılık şehrinin loş sokaklarından
hüzün peydahlar, hicran sohbetleri; göz yaşı döker köşe başlarından
artık; şehirde benden milyonlarcası evsiz barksız avare dolaşır...
gönül hala sen değilsin hayal kırıklıklarına biçare alışır...
II
ayrılık bende yıkım bende intihar iken sende sanma ki hep bahar
unutulursun çabuk geçer sevgisiz gözlerdeki yalancı baharlar
Bulamayacaksın arasan da tenimin sıcağını başkalarında;
duyamayacaksın dinlesen de sesimin yankısını duvarlarında;
sözü yıkan ezgisi yakan bir şarkı çalındığında kulaklarına;
yaş süzülecek yanaklarından, gözlerin takılacak her boşluğa
seni kendin gibi hissettirerek sevdiğim gelecek birden aklına
ürpereceksin,...küsecek aksin, silinecek ve gidecek aynalarda...