12
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
5900
Okunma

Görevlerin en adisini
hareketlerin en kutsalına verdiler
ve bizi ayırdılar Azize
Beni kavga etmek zorunda bıraktılar
sonra aşkın bahçesine apartmanlar ve tabelalar diktiler
yetmedi
apartmanlara ve tabelalara ise aşk üflediler
bunu kutlamak içinse
zikir mabedlerine
alışveriş mabedlerine
ve yataklarına koştular..
gene de mutlu olamadılar!
dillerinin karasını terimize
ellerininin karasını dilimize
kalplerinin karasını ise dinimize uzattılar..
ben ise söyleyemedim Azize
bir bahçemiz olduğunu...
soğan ekmek yediğimizi
gülüşlerimizi
ince belini
sesinin şifasını
elinin ikramını...
dostluğunu azize
... seni özlemeye fırsat bırakmadılar!
2)
Dilim bir kapıydı kelimelerle omuz vurduğum
Büyük bir gıcırtı oldu bakışlarım
Işığı sırtıma alıp girdim zifiri kalbime…
Onu bulduğumda bir duvarın dibiydim Azize
Onu bulduğumda sızmıştım, iniltiydim…
Tevbe mi ettim hayır!
Tevbe edilmez öğrendim bunu,
Tevbe yanmaktır.
Yandım ki ne yandım.
Günlerce kaldım o zifirde
Ellerimde kırık dizleri
Melhem, umut ve su…
Seni bir daha sürmeyeceğim iyiliğin dağlarına dedim
O dağların ardında bizi hep günah vadileri karşıladı
Hep zehirliydi öpücükler
Elleri hep kelepçeydi ellerimizde kitlenen
Kimlerin dostluğu adına ha?
Kimlerin sevgisi uğruna?
Kitledim mi ben seni bu mahzene?
Öptüm yelelerinden.
Kokusunu unutamadığım yelelerinden…
O uyuduğunda hep güneş sızıyordu bir aralıktan
O uyuduğunda göz kapaklarımın arkasına
Sıkı sıkı kitlediğim bir kapının önüne gidiyordum hep
Bekledim Azize
Onun dizlerini beklediğim kadar kendi fer’imi de bekledim…
3)
Bu dizler iyileşmeli
Kalkmalısın ayağa
Aynı masala değil
Kendimize bir ağıt bir türkü ve bir sabah bulmaya
Sabah yakın değil mi? diyorsun
Geceleri çok uzun olan bir adama mı soruyorsun bunu?
Sabahlar senin olsun Azize.
Git kazanında çorbalar pişir…
Dağıt evlere
Söyle komşularına dua etsinler
Bize değil ama
Anlıyor musun Azize?
Biz dua edilmeyecek kadar berrağız artık
Kir’in dibine vurduk
Gördük ki
İtmişler bizi Azize hiç çekmemişler…
4)
Suları yüzümle dövüyorum diye
Şehrin tüm sızısını omuzlarıma yıktılar Azize.
Buna emaneti ehline vermek dediler.
Ne diyebilirdim ki!
Soğuklarda üşüyen çocukların ellerinden başladım işte
Kendi ellerimi sarmaya…
Allah “git de yalnızlık gör neymiş” dercesine attı beni kalabalıklara
Seni de benimle sınadı
Benim bir sırtım olmadığını görmedin mi Azize?
Benim bir denizi taşıdığımı omuzlarımda…
Ağlama Azize
Aldatmasın seni suskunluğum.
Seni bir günahı kazanır gibi
Seni bir sevabı kaybeder gibi verdiler ellerime Azize
Şimdi seni bırakmak günah
Sana dönmek haram oldu!
5)
Mumlara sardığım dudaklarımı
Yıkılmış kelimelere verdim…
Artık benim ağzım haykırışlar çeşmesi
Kapansın sağırlar dudaklarıma
Dişlerimi alsınlar, dilimi de…
Ben kendime yeni bir dünya kurmadım
Ben yaşamı tersinden terk ettim Azize…
Arınmayı anlatsınlar şimdi bana
Barışmayı…
Köy yollarını öğretebilirler mi bana?
Gidilecek kaç kasaba kaldı Azize?
Taşıdığım bütün kırık kalpler ve yıllarca unutmadığım onca yüz
Hala geceleri kalkıp annemi örtüyorum üzerime Azize
Hala babamı anlatıyorum masallara…
İnsan bir göçe kalkar
Elbisesiz, evsiz, katarsız…
Oturduğu yerde gider insan…
Öyle bir çayı yudumlarken de aslında vedadadır…
Ben hep öyle gittim ilkin..
Öyle seyrederken onların dünyalarını…
Artık tad alamaz olduğumdu ekmeğinden sofralarda…
Okuduğum kitaplar değişti ilkin
Sonra söylediğim şarkılar…
Göçüne iyi bak Azize
dışından içine doğru ak
Sonra dışına doğru ör yaşamı…
Kimden gitmen gerekiyorsa
Kimle gitmen gerekiyorsa
Kurtar yakanı
Tut/un Azize…
6)
Işığı arasaydım dışarı bakardım Azize
Ben ışığın kendisi olmuşum
En büyük ışığın bir parçasıyım, öğrendim.
Dışarısı bana hep karanlık artık…
Bizi arasaydım yollara düşerdim
Yollar yola çıkanındır…
Ben yoldan çıktım Azize!
Bana yol değil yolların bittiği yerler lazım
Çünkü
Gerçek insan başkalarının yollarından değil
Kendi yollarından yürüyendir…
Başkalarının dualarına amin demekten vazgeç Azize
Başkalarının duaları kendilerine yarasa
Bu kadar Tanrıdan bahsetmezdi insanlar!!!
Allah’ı zikredilen yerlerde değil
Zikredilmeyen yerlerde ara…
Çünkü hakikat artık görmezden gelinerek değil
Bizzat hakkında konuşularak perdeleniyor Azize…
Beni öldürmek istiyorsan:benden bahset Azize
Her tarif bir tahrif nasıl olsa
7)
Şimdi içimden zehir gibi geceler geçiyor Azize
Gözlerimi geceleyin bir mahpushane kapısı gibi kapatıyorum üzerime
Ben her sabah uyandığımda kendimi avluya salıyorum Azize
Yaşamak güzel mi?
Evet ama korkunç da….
Bir gün açılacak kapılar biliyorum
Büyük bir kilit korkunç bir sesle paramparça olacak
Açılacak o kapı
Rabbin üzerlerime kapadığı o kapı…
Üzerime insanların kitlendiği o kapı..
Açılacak büyük bir gıcırtıyla…
O zaman her şey bitecek…
Bu ızdırap bitecek
Artık gülümsemek zorunda kalmayacağım.
Şimdi öyle bir zamandayım ki
Gülmek bile bir devrim istiyor, fikrin çilehanesinde!
Yüzümü saklamıyorum; yüzüme saklanıyorum…
O dalgın, o kederli, o içli yüzüme saklanıyorum
Orada bir adam büyüyor Azize…
Savaşa ve barışa inanmayan bir adam…
O adam ki içimde
Yollama diyor hep
Yollama dünya sürgününe beni…
At iyileşince ne mi olacak?
kap kapı dolanacağım Azize
“Haydi gidiyoruz” diyeceğim.
Hepiniz birbirinizden özür dileyin…
Bağışlanmaya bakın…
Bitti…
Çünkü ancak bir cehennem öğretebilir insana
kırık ayaklarla cennete girilemeyeceğini...
Ve herkesi kendi cehenneminde kırdığı ayaklarla yakarlar
Al saçlarımı
Sar ayaklarını...
Git bu cehennemden Azize
Git..
25.02.2011
03:37
Kıztaşı-ist...
Kayıpkentli
5.0
95% (20)
4.0
5% (1)