12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1529
Okunma
zemherisini kendi kardı elleriyle
iğneyle kuyu kazdı
kör karanlıklardan çıkarken
yalanın içinde doğruyu gören
onun gözüydü
içimi dolduranlardan taşan hüzünde
tökezledi durdu
durmadı yine de eğri çizgilerinde
zikre durmuş mürit gibi
her birinin ateşinde yandı kavruldu
hayrat dağıttı can suyunu
yavrusu doyduğunda doyan
ana misâli aç kaldı
içinde durmayan tek şey dinginlikti
ıssız bir dağ yamacında
sabitlendi kaldı haykıran sesi/m
duymadı kimse duymadı
ömür dağarcımda doğrular var yalnızca
ihânet etmedim /bahara/ koşan çiçekti tomurcuğum
tükeniyor sular
sarardı sararacak yapraklar
dallarımı budayan budayana
at gözlüğü takmış çoğunluk
gelecekte bir gün
üzerlerine yıkılır mı ördükleri duvarlar!
bildiğim, umursuzca
şenlikli uçurtmalarla koşarken onlar
umarsız voltalarla, huzursuz bacağım kaldı bana
hâlâ yeniliyorum hayata
yüreğim durma yürü diyor daim
yürü durma bildiğin doğru yolda...
Hâdiye Kaptan
c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir