5
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1174
Okunma
iki ağaç arası sallanan çocuk gözleri
arkamdan beni çağıran garip yalnızlık
geniş caddelere uzandıkça yankıları
masum kan gülüşlerine bedenim daralıyor
bağrımda kamçılı bir gece
kaygılı karanlıklarda uzun sevişmeler çıplak
başka takvime de sıçrayacak cehennem zaman
boşluklarda yokluk derin sızı
ışığım yok
çiçeğim yok
korkuyorum
her yerde aynı koku
yüzümün karşılığında bulut ruhlu
aşka benzeyen ölüler kusursuz tenhalarda
biliyorum ay kanatıyor öksüzleri
dehşet derinliklerimde dansa kalkıyor kelebekler
sözlerim kramp içinde
uçurum sessizliğe gerilen suskunluğumu beklemese gölgeler
bırakıp gitse beni güzelliğimden adımlar
seveceğim iyi kalpli aynaları
ve gözlerimde siyah adamları
tenimde kötülendikçe en koyu düşler
ter ter akıtıp yeni serüvene
bağışlayacağım ürkülen sesimi
sesim yok
martılar yok
korkuyorum
en kırılgan halimle çekildim köşelere
gün doğumları aç
eteğime dadanan masallar sefil
çenesi çözülmüş rüzgarların da korkuyor
çiğdemleri...zakkumları...
beni çağıran öyle çığlık gövdeler gördüm ki
köklerinde hepsi garip yalnızlık
gidiyorum
kalbimde uyuyan
mavi hırsızı iklim ellerinden
sessizlik silkeledikçe dudaklarınızdan ruhları
avuçlarıma sığmıyor günlerin zehri
siz iki ağaçta salanan tek acılar
kollarımda çocuklarınız küçük adamlar
bense size çoğalanım
ay uzattı ensesini kıyamet karanlığın
içim ürperiyor
gidiyorum.
5.0
100% (8)