6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
955
Okunma
güneşin gözbebekleri
kısır şiirin yalnızlığında büyük bir kente sustu
ışığı bıraktı yere kör gülüşleri
uykulardan uyandı gri sessizlik
o vakit
duvarlara yıkılan saadetlerin boynuna asıldı ölüm
sis alnını kızgınca dayadığında pencereye
acılar çırılçıplak bedenlere giydirildi
kaderin gölgesinde doğdu
aşkın yüzüne ay
enkaza durdu aynada tüm suçsuzlar
kirli su birikintisi gibi yürüyor içime hayat
azarlanmış yağmurlar döktü yorgunluğunu düş dalgınlığıma
bedenimde sığınamam serseri sancılarına
demlenir mor hışırtıların yüreklerinde
şubat soğuğu susuş sevişmeler
kıvrandırır güçlü bir rüzgar
toprağımda biten isteksiz yüzleri
sizin kalplerinizi oraya Anneniz mi dikti
ayaza mı sürüklendi güneşin çocukları
ey gün
seni nasırlşaşmış zamanın kalbinden alıp
içimin yeşil sularına bırakacağım
at koynundan ihtimal çığlıkları
iri bulutlarından özlemleri gövdeme indirip
ve kamburlaşmadan hüznün dallarında sızım
kaybolacağım ölümden
dudağımda korkunun uçurum yaraları
veda edilmiş çiçek şimdi
kısır şiirin yalnızlığına öldü güneş
çevirdim zorlukla umutları
öylesine bir karanlıktan
5.0
100% (5)