19
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1943
Okunma
……………………………………………………………………………………………………………………………………………………….
Muhannetin karnı doysa pilava
Hayr ü bereketi tavada sanır
Ulu kuşlar hiç görünmez gözüne
Bir şahin olmuşum havada sanır
Celladım der bir figanı sındırsa
Adem değil halkı nane kandırsa
Beş paralık bir mum alsa yandırsa
Bu cümle alemi ziyada sanır
Demez ki hayvanım yese otlansa
Merd olursa her mihnete katlansa
Muhannet bir ata binse atlansa
Kendinden gayrisin piyade sanır
Hurrem olur ekticeği biterse
Tüccar olur takke alıp satarsa
Beş kuruşa kudüreti yeterse
Kendini bir büyük payede sanır
İlahi namerdi hadden aşırma
Kusuri’yi tarikından şaşırma
Sonradan görmüşe yolun düşürme
Şöhretin cümleden ziyade sanır
Muhannet :1. Alçak, korkak, namert.2-kadın yaradılışlı adam
3-Değersiz kimselere el açmak
……………………………………..
AŞIK KUSURİ
……………………………………
Asıl adı Ömer olan Kusûrî Baba, 1779 yılında doğmuş. Kars yöresinden Darende’nin Ayvalı Nahiyesine bağlı Kızılcaşar köyüne gelip yerleşmiş. Osmanlı devlet sistemi içerisinde, Sivas Vilayetine bağlı nahiye olarak anılan Ayvalı, 16. yüzyılda en fazla yerleşim birimine sahip nahiyeler içerisindeymiş. Öyle ki, halkın nüfusu 1530 öncesi 2612, 1530 da 2262, 1548 de 4145, 1559 sayımında ise 4192’miş. Nahiyeye bağlı yirmi beş köy bulunmaktaymış.
Gençlik yıllarını bu köyde geçiren Kusurî, daha sonra gezgin hayatı yaşamış. Bir süre Maraş ve Çorum’da eğleşmiş. Şarkışla ve Ortaköy’de yerleşmeyi denemiş. Ancak, barınamamış. Şarkışla ve Altınyayla çevresindeki Gazibey, Çongar, Elbeyli, Kaleköy, Doğupınar (Şarhlı) ve Gümüşdiğin köylerinde kısa süreler kalmış. Sonra, Güzeloğlan köyünden birisi ile içgüveysi olarak evlenmiş. Bu köyde ömrünü geçirmiş. Altınyayla’ya komşu ilçe olan Kangal’ın Deliktaş köyünden olan Âşık Ruhsatî’ye hocalık yaptığı da söylenmekteymiş.
Kusurî bu köyde altı evlilik yapmış ve Mustafa, Abdurrahim ve adını bilmediğimiz üç oğlu olmuş.
Kusurî Baba’nın kendisi gibi halk şairi ve aynı zamanda imam olan oğlu Abdurrahım’in yanı Âşık Surbî’nin hayatıyla ilgili notlarında “1269 (1878-1879) senesinde sevval-i şerifin 16 nci günü yem-ül cum’a Güzeloğlan kariyesinden hicret edüp Gümüşdigin kariyesine dahil olduğumuz gaflet olunmaya” ifadesi bulunmaktadır. Sonuç itibariyle Kusurî, 18. yüzyılın son çeyreği ile 19. yüzyılın ilk yarısı içinde yaşadığını söyleyebiliriz.
Aşık Kusurî, yaşadığı dönemde çoğu zaman çobanlık, daha sonra da imamlık yaparak hayatını kazanmıştır.
…………………………………………………………………………………………………………………………………
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-64-)(-)(-)(
İtliği maharet sanan her kişi
Kendini ulema,neva’da sanır
İblis sevindirmek onun her işi
Yaptığı haltları reva’da sanır
Gurur ve kibirle gelir kasılır
Edepsizce sırıtarak asılır
Heyt deyince bir taş gibi kesilir
Keramet attığı havada sanır
Dostu yok kimseye soramıyorsa
Kibirinden karar veremiyorsa
Baktığı halde de göremiyorsa
Güzellik boyada sıvada sanır
Sen sen ol görmeden sakın inanma
Boy/olan her şeyi yapacak sanma
Eşek tarafından çekilir amma
O da mahareti devede sanır
Böylesin yanında suçsuzdur ayı
Köprüden geçecek işte o dayı
Görünmeyen yere atıp oltayı
Olmayan balıklar tavada sanır
Haklı çıkmak için oynar her kozu
Sırıtır her yerde verirken pozu
Görmez kendisinde olan boynuzu
Öylesi boynuzlar düvede sanır
Lüzumsuz böylesi Ülkemden ırak
İş yapar bir han ve hamam yıkarak
Sakın ha tutma sen ipini bırak
Saksıda çiçeği kovada sanır
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
Neva :1. Ses, ahenk, nağme. 2. Refah, mutluluk.
Reva : Yakışır, yerinde, uygun
5.0
100% (11)