30
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
2833
Okunma

göz ucuna düşünce yarım kalmışlıklar
siyaha karışan günde
alabora olmuş gemi kalıntısı gibi olur yürek.
sırtlanır taştan ağır hüzünleri
tüm ağırlığınca asılır boyna gün/ahlar
halat gibi sıktıkça sıkar nefesini.
içindeki cehennemde sararan umutlar
dört duvar arasında sıkışıp kalınca
büyüdükçe büyür adı yalnızlık olan mahkumluk
hece, hece çözülmez bir bilmeceymişcesine...
mahrem dokunuşlarla boyanır dün’ler
çaresizlik darağacını kurar içinde
üşüyen çocuğun mecalsiz yanları değer ruhuna.
s/özde, kaybolmuş tamlan(a)mamış anlar
ne kadar birikirse biriksin
rötuşu yapılacak günler var aslında yarında.
hep dahası var.. tekrarı olmayan
cesaretin olmazsa uzanıp almaya
içindeki kış dönmez bir türlü bahara
gece uzun
ömürse hep kısa kalır.
zamanın kepenklerinde sıkışıp kalır hayaller
dünden güne, günden yarına...
Ahh.. baksan! bir baksan...
baktığında göreceksin.
uzatsan birkez elini
alacağın kadar
yakınında düşlerin aslında...
hadi...
erteleme yarına!
yarına çıkacağının senedi mi var sanki?
uzan yeter ki...
al hadi...
durma!
"yüreğinin götürdüğü yere git"
götür düşle(dikle)rini de yanında
hemen şimdi.
5.0
100% (34)