13
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2573
Okunma

’Su bakışlı duru gûle...!’
Seni ben; kimsenin duymadığı sevdalı çığlıklar da haykırırken sevdim
Sıkıştığım mengeneler de avaz avaz bağırırken, hayalinle avunarak sevdim
Seni ben; bitmeyen türküler gibi, onarılmaz bir sancının sızısıyla sevdim
Ellerimi kanatırken hoyrat dikenler, yine de avuçlayarak ellerini, tutkuyla sevdim
Seni ben; şah damarımdan fışkıran kan gibi coşkulu sevdim
Tenha sokaklarında Ankara’nın, ıssızlığından ürkmeden sevdim
Seni ben; suskular da feryat/figan, çığlıklar da ses etmeden sus/pus sevdim
Ülkemi sever gibi benimseyerek, uzak diyarların meramıyla özümseyerek sevdim
Seni ben; göçmen kuşların aitsizliğiyle, zavallı sahipsizliğiyle ve hasretiyle sevdim
Gurbete gidenlerin ahıyla, aklımı suretinin cömert yurdun da bırakarak sevdim
Seni ben; ekmeği bölerken, çayı yudumlarken, aç bir çocuk gibi sevdim
Sevmediğin(!) zeytinin karasında düşünürken gözlerini, sevdim seni
Seni ben; sesini duyduğumda çoğalarak, buğday başağı gibi bereketli sevdim!
Türkçe ağıtlar da, Kürtçe halaylar da ve Azeri türkülerinde sevdim seni
Seni ben; çok sevdim işte! çok sevdim! hırpalayarak bazen, yorarak, yorularak sevdim
Ama sorgulama(dan), yargılama(dan), yadırgama(dan), kınama(dan), kırma(dan) sev/dim…
Seni ben; çıkarsız, hesapsız, beklentisiz ve kaygısız ‘beklerken sevdim!’
Yolunu g/özlerken, gözlerini g/izlerken, ellerini s/aklarken sevdim
Seni ben; sözlere sığamadan, şiirler de kafiyesiz, türküler de ezgisiz, bağ(ım)lılıkla sevdim!
İçime batan hançerin acısıyla kanarken kalbim, gizliden bir hazla, öyle delice sevdim!
Seni ben , yalanın en gerçek haliyle, doğrunun en yalın haliyle herşeyi birbirine karıştırarak
Özü/sözü, gerçek ve düş’ü alt üst ederek sevdim, karmakarışık katmerli bir hayat gibi sevdim!
Seni ben; ipe sapa gelmez bir aşkla, bütün şatafatlardan soyunup, çırılçıplak sevdim!
Bir kahraman gibi, gurur duyarak sevdim; ‘dosdoğru yüreğini’, dost gibi sımsıcak sevdim!
(Ahh benim kıyamadığım sahi, beni sen nasıl sevdin?)
fulya/aralık2010’(n)unsonşiiri