Kalpsize aşk sormayın fırça yersiniz beden size söylemesi.
Zİra Kalbini yerinden alıp gidene bir şeykler serpiştirmek lazım, o dediğinizden. Hoş alıp gidene sorsanız, ben ne ettim ki der.
farzı misal...
Bizim tahiri bilirsiniz, Şu zührenin tahiri yahu. Ha işte o. Bu tahirin kalbini zühre almış, Birde onun için sev ulan sev o seni sevmese de sen tahirliğinden bir şey kaybetmezsin demişler. Hakikatten de nufusta hala tahir. Tahirde biz de hala zührenin tahiri demeden hangi tahir der dururuz oda ayrı mesele.
Neyse, dedim ya tahirin kalbine kurulmuş zühre, kiralık dünyanın işleri ile uğraşan tahirin kalbine de kiracı gelmiş evvela.
Garibim tahir ne bilsin Kiracı gelenin, kalbini alıpta gideceğini.
asıl İş bundan sonra başlıyor, bizim kalpsiz tahire , kalbi olan bir başka dilber tutuluyor, tahirin haberi bile yokken o dilberin kalbine giriyor. Tahir için ölüyor, bitiyor, "sancılı bir doğumu yazıyor, yanmak kadar acıdan/acıtan,içini dele deşe damıtıyor ak kağıda. Tahirin havberi olmuyor. KALPSİZ TAHİR!
Tahir kalpsizmi?
biraz aşk serpiştirsek, olmamı?
serpiştir bakalım neolacak, istersen Dilberin yanınada git biraz da ona serpersin...
İş ye'is durumuna gelince sevgili fulya: Sırf okaadar sevgi dolmuşki dolmaması gereken ve haddinden fazla yerlere, ölümüde umursamaz olmuş "Birken anlaşamayanlar"
Okumaya daldık gidiyoruz bakalım, daha neler çıkacak.
haydi kalın sağlıcakla.