10
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
2040
Okunma

/dudaklarımı yüzdüm rüzgâra karşı
sönerken ışıkları lünaparkların
atlıkarıncaya dönüştü bir anda kirpiklerim
yere düşen elma şekerimi
ablamın paltosuyla temizlemek isterken/
tükürüklü kiremitle resimler çizdim
aklımın duvarlarına
çoktandır
evcil sevinçler almak istiyorum
hepsi alnının göbeğinden vurulmuş
ki;
hiç kimse bilmemeli
rahatına düşkün sanılan gözbebeklerimin
o esrarengiz aydınlığa karşı
defans ağırlıklı ümitler beslediğini
benimle konuşmadığı için aç bıraktığım balığımın
neden öldüğünü de bilmemeli kimse…..
ellerim vücudumun, koreografisi yapılmamış birer prömiyeri gibi
her sunum sonrası ikmale kalan
yerini göz kararı pişmanlıklara bıraksa da öfkem
adı adımın yanında anılsın diye her defa
’hiç bir şey’ demek için henüz çok erken….!
oturduğumda ayaklarımın bir türlü yere değmediği masaya
anahtarımın kenarıyla
çizdiğim kalpti annem
gülünce tüm yüzüyle gülen
sonra;
yeni sürüm joplarla
köşe kapmaca oynayan
kanlı ve yorgun gözleri oldu tinerci çocukların
ucunda elmas taşıyan zehirli bir ok gibi
saplanıp duruyor zaman
elma şekeri bulaşmış paltosunu temizlerken ablam
döküldü avuçlarıma
istirahate çekilmiş isimsiz şehirler
kaypak bir vedanın arefesinde
kötü adamların kazandığı filmlerle dolu sırt çantam
bana en çok benzettiğim
‘kamera ve stop’!
gri gölge (ikibinonunsonyirmidokuzu)