9
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1802
Okunma

Küllerinden doğdu bir şehir, yanık izleri silinmedi...
İnsanlık toplu grevdeydi
Tanrı lokavt yaptı
Kıtlık; insan eti yedirir, kan içirirdi
Büyükler hiç aç kalmadı...
Çocuktum...
Ben; yalnız sokaklarda misket kavgalarını bilirdim
Düşüncelerimin üzerine devrilirken kitaplar
Büyüyenlerden ekmek ve toprak kavgası öğrendim.
Modern çağın eli kumandalı padişahları
Masallardaki perileri allayıp pullardınız
Siz çikolatadan evlerde yaşarken
Kibrit çöpünden kulübeleri yağmalardınız.
Tâbanızı kuzuya çevirirdiniz ama
Siz hep ejdarhaları sevdiniz .
Büyükler, ben sizi hiç sevmedim!
Siz vururdunuz çekik gözlü bir bebeği ömrünün başladığı yerden
Hiroşima’nın çiçekleri* can çekişirdi gözlerimde.
Alfabeyi sıraya dizerdi kara gözlü hümanist bir kız
Harf be harf vururdu savaşları
Zihnimin temel atma evresinde.
Teni tutuşmuş çocuklar uzatırlardı ellerini
Kan ile yazılmış beyaz sayfalardan
Tutamazdım.
Vururdu boynumu büyüklerin kılıcı
Ölmezdim ve hatta bükülmezdim
Yaş ağaçtım ben, iradenize eğilmezdim.
Siz geleceğimi bombalarken ,
Ben Hiroşima’da kaldım büyümedim
Siz bana bombalarla gelmiştiniz
Ben size o topraklarda açan çiçeklerden getireceğim...
Not: Hiroşima’nın çiçekleri ifadesi ; on iki yaşımda okuduğum Edita Morris’ e ait ve içeriğini bugüne kadar hafızamda sakladığım bir kitabın başlığından alıntıdır.