Ruhum asi..
Yüreğim kaldırmış başını..
Meydan okuyor dünyaya..
Dik kafalı..

En derin sessizliklerde bile çarpıyor deli deli..
Issız bir ormanın içinde çağlayan bir ırmak gibi..
Yada rotasını kaybetmiş bembeyaz bulutların arasında..
Bulutları parçalayan pervane misali..
Gümbür gümbür..

Her şeye ve herkese inat..
Halen çarpmakta..
Bazen sessiz..
Bazen kudurmuş olsa da..
O hep benim içimde..
Benimle yaşlanıyor..
Tek bir atışı bile olsa noksan..
Ya da bozulsa ritmi..
Her şey birden değişiveriyor ansızın..

Oysa bir avuç kadar..
Savunmasız ve gizli kafesimde..
Hiç bir el değemez hazine kutuma..
Ben neler saklıyorum ve ne mücevherler..
Ve bir gün..
Kırılıyor..
Dağılmış paramparça..
Fakat o kalp nelere aç nasıl da yoksul oysa..
Açlıktan yenik düşmüş hastalığa..

Baş ucunda beyaz meleklerle açıyorsun gözlerini..
Tüm sevdiklerin bak yanında şimdi..
Her şeye kerşı gelsen de ya da olsan asi..
Millet sus pus olmuş yüreğin gibi..
Tek bir söz dahi söyleyemiyorlar sevmeseler de seni..
Korkuyorlar öleceğinden ya da ne bieyim..
Dünyadan bir kalp atışı eksileceğinden..

Seviyorum ölebilme ihtimallerimi..
Ve ölüme yakınken sevdiklerimi yanımda görmeyi..
Ben seviyorum ya onları yeter bana..
Onlar sevmese de beni aldanmak hoşuma gidiyor sahte bakışlarına..
Kanıyorum..
Kanıyorum ve tekrar susuyorum ölüme..
Oysa tekrar iyileştiğimde her şey gene aynısı gibi..
Ters dönmüş hayatın acımasız dümeni..
Ve biliyorum..
Hayatın her aşamasında..
Topaç gibi evirip çevirecek beni..
Başımı döndüren ışıklı ve topaçın ipi ucundaki ölümüm..
Darağacı gibi bir topaçın..
Gerçekte olmayan yanıltıcı ışıklarında gizli..

Sevmiyorum hayatı..
Ve ölebilme ihtimalimle yaşıyorum her anı..