5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2102
Okunma
Her gece yırtıklarla örülü bir şiirin içinde
İçin için salyasını soluyan öç çukurlarında gezdim ben
Öcülere ağzında ay sağnağıyla sokulan perilerle yattım
Kelimeler ve şeylerle uyandım
Fosforlu cümleler gözümü alıyordu
Yaşamış olamazdım
Belki ; irisi izinden gittiği insanın karanlığına çakılı
Ve cepheden dönen yalnızlığı
Yazdığıyla aydınlanan bir anlatıcıydım ben. Kimbilir
Size şimdi ellerimi emanet etsem. Size
Dokunduğum gibi dokunurmusunuz etime. Neyse
Pikaba şarjörü dolu bir kırkbeşlik koyuyorum. Yüzünüze
Kan anonslarına sağır ve geçici bir suçluluk havası
Şimdi tavanaranızdaki o koyu karanlık tenhaya çekilin
Asil acılarınızı sütlü bir serinlikten geçireceğim
Bir çığlık çarpar gibi
Nemli koridorlar boyunca
Kalbini kuzeye çarpa çarpa yürüyen. Çalparalı
Kalender kadınlardan geliyorum. Ansızından
Hergüne helak taşıyan kalyonlarda gezdim içlerini
Işıksızdılar. Şıngırtılı yakamozun en ortasında
Babilde sözü sırtından bıçaklayan buğu
Dünyaya dolandığından beri dili hareli. Eğik
Bir içdenizden ırmaklara aşk döken dalgalar gibiydiler
Tapınaklarında hazineleri hiç ellenmemişti
Gövdeye su taşıyan yeraltı yollarını
Ilık arzuların azar azar kışkırttığı bir zamandı
Uykulu duvarları ses geçirmez
Ve yeri göğü gözetmez
Kilidi kurcalanmamış bir mahzenin kapısındayıdım
Kapıda çekilen toplu fotograflarda ağrılar çekilmemişti
Yani ki yollu birkaç bademin açılıp saçılması baharın
İştahlı orospuların ortadoğuda gezmesi dünyanın
Adını çıkarmadığı bir zamandı. O zaman
Öğrenmenin öpüşmeyi öldürdüğü
Manşetlere düşmemişti. Henüz
Göz izini belli eden kış kumsallarıyla
Ferah bir kenar mahalle şehriydi oraları
Oralarda orası deyince entrikanın en bizansı
kaldırımlarda namus deyince cinayetin
En imkansızı akla gelirdi. Yetişkin haykırışlar çağında
Hücuma hazır yalnızlığın yerçekimi
Henüz keşfedimişti
24112bin10İst.
5.0
100% (6)