6
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1220
Okunma

Bugün acıdan söz etmek istiyorum
Ansızın,davetsiz gelen
Sağımızı solumuzu unutturan
Yani ayrılıklardan söz etmek istiyorum
Gidenlerin çaresizliğinden boğulan kalanlardan
Öldüren hasretlikten,bitiren özlemden
Gülerken ağlamalardan
O bir damla inciye sığdırılan ömürden
Verdiği öfkeylen katledilmek istenen zamandan…
Ala şafakta aranılan yaldızlı ufukta kalır gözler
Sanki kuraklaşmış yüreğe düştü düşecek
Dilek yağmurundan bir damla
Sarıp sarmalamak binlerce ak güvercini
Gidenlerin yokluğuyla örtmek üşüyen yalnızlığı
Çocuk diliylen anlatmak isterken
Sıkışıp kalmış sözcükler
Hiroşima düşmüş gibi toz duman hisler
Anlatmalı ya nasıl
Sular hiç tersine akmıyor ki
Ölümü görmüşlüğünüz var mı ?
Kaç donuk gözde
Kaç yitik yüzde
Kaç bülbülü öldürülmüş dudakta
Mor masallar anlatsan da
Ölü ruhlar teselli istemiyor ki
Umutlar paramparça
Kırık umutlar altın sarısı yoncayı istemiyor ki
Mutluluk ip incecik bir ip
Kuştüyü elinle değsen de koptu kopacak
Tutunsan düğümlerden kanayan eller
Tutunmasan dipsiz kör karanlık…
Ablukaya alınmış hayaller
Ak benek olmuş bakışlar
Alaboraya dönmüş duygular
Bir alaca şafaktır akşamlar
Bilmem ki nasıl anlatmalı
Taş devrinden geçip
Antik çağları deviren
Milenyumda şahlanıp
Durdurak bilmeyen,yakıp yıkan
Artezyen gibi yürekleri delen acıyı…
Bilmem ki
Kaç çocuk
Kaç çınar
Kaç yürek
Hayatının tuvaline almıştır bu rengi
Kaç kişi çizmiştir ömür kağıdına
Bu ateş sarısı resmi
Yoksa rengi zifiri siyah mı
Sahi acının rengi nasıl yansır gözlere
Gözler paramparça
Gözler kızılca kıyamet……
Anladım,anlatılamıyor
Ey acı ! git !
Saklan karanfil yaprağına
Ben olayım seni bulamayan kör ebe……