9
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1654
Okunma

Küçükken fırına gidip,sıcacık ekmeği alanlar iyi bilir.
O ufacık kalp çırpınırken kafesinde heyecandan
ve de koşmanın verdiği hararetten,
Bir asker gibi hasretle girerken eve,
Herkesin gözlerine bakarken,
Yitik bir ıhlamur kokusunda,
Annenin şefkatli ellerinde,
Babanın gazelini dinlerken,
Marmara’nın neşesi gibi,
Selam ederken Tophane’ye,
Ta Mudanya’dan...
İşte o sıcacık ekmeğin bile beni şimdi ağlattığı bu vakitte,
Doğduğum gün ve saati yenilerken ömürde,
Yeni yılıma girerken uykulu gözlerimle,
Bir yitik şarkı olmaman adına,
Seni seviyorum nihavent makamında!
İstemek fiilinde hayaller kuruyorum,
Sevgimi hayalinle besliyorum.
Güney’e gitmek istiyorum,
Sımsıcak kumsallarında bir ikindi vakti,
Dizine başımı yaslayıp,
Seninle gülmek istiyorum.
Yumarken gözlerini ansızın,
Uykuma girmeni diliyorum.
Ağlayan gözlerin huzurunda,
Yanında erimek istiyorum.
Bir beş dakika geçtikten
ve sen beni uyandırdıktan sonra,
Gözlerinde ki bebeğe bakıp,
Seviyorum demek istiyorum.
Şible’nin taş sokakları gibi,
Titreten sesinde biçimlenirken,
Antik bir tablonun esprisinde,
Fermanını senden istiyorum.
Beş dakikadır aşk diyenlere
ve sevgiyi haram edenlere inat,
Acısı kalbi sızlatan bir firak da,
İklimine banmak istiyorum.
Yazıp getireceğin bir fermanı değil,
Gönülden yazılmış bir şiirde,
Topallayan ümitlerime inat,
Baba şefkatinde sevmek istiyorum.
Ve sevmeni beklemekten usanmasam da,
Eyvah demeden önce yineleyip,
Sabah namazını Eyüp’de kılıp,
İstanbul’un sımsıcak simidinden beraber yerken,
Sadece bir söz daha etmeni bekliyorum,
’Elhamdülillah’ demeni istiyorum.