3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1799
Okunma

’Baba bugün hava ne bulanıktır
Yüreğim başı yanıktır
Dokunmayın ahumşular
Arkadaşıma yazıktır’
bil(me)diğin bir yerden gelmiyordum
bil(me)diğin bir yere de gitmiyordum
ayrıntılarda kaybederken
aklımın ziyan yanını
ölmekle meşguldüm baba!
öğret(me)din bana üzül(me)meyi
yas tut(ma)mayı gidenlerin ardından
bir tek gülümsemeyi öğrettin
bir tek ümidini yitir(me)meyi
kendi ayaklarımın üzerinde
kendim olmayınca
nasıl durabileceğimi
öğretmedin baba!
göç/erken bir kentten
boynu bükük kalan anıları
nasıl sırtlanacağımı
ö ğ r e t m e d i n b a b a !
ne valize sığıyor şimdi umudum
ne de çekip giderken yakamı bırakıyor
içimi kaplayan insafsız keder
t a r i f s i z h ü z ü n
yolcu olmak daha zor baba!
el sallayanlara gülümserken
bilmediğim bir şaşkınlıkla
bilindik veda cümleleri sıkıştırmak
i k i l a f ı n a r a s ı n a
tandık olmayan gözlere
yaklaşırken adımlarım
yolcu olmak, yola koyulmaktan
ve geride kalmaktan
çok daha zor baba!
’UĞURLARKEN’ birileri uzak diyara beni
neyin uğur getireceğinden habersiz
ne yani
bana uğur mu getirecek şimdi
mutsuz insan yüzleri?
c a n ı m a c ı y o r b a b a !
c a n ı m ç o k y a n ı y o r !
bana ’kendine iyi bak’ demeyi
derken, içimi deş(me)mesini
öğretmediğin için
sana ne desem bilmiyorum şimdi!
alacağın olsun baba!
alacağın olsun....
g i t t i n !
yangının ortasında beni bırakıp
tek başıma ne halt edeceğimi
öğretmedin işte baba!
-ö ğ r e n e m e d i m -
( a f f e t b a b a b e n i )
deşifre ediyorum şimdi kendimden kendimi
uzağa düşmesin diye gülüşlerimdeki gözyaşlarım
kendimi acılardan soyuyorum sevince yoğrulmak için
fulya/kasım2010
5.0
100% (3)