2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1167
Okunma
hani uçurtmalar yapardık
gazete kağıdından hamurdan
kocaman kuyrukları olurdu
ve üşümüş ellerimiz kanardı
sımsıkı kavrarken ipini
kopunca ip
hayallerimiz de peşinden takılır giderdi
çocukluğumuz geri gelirdi
rengarenk cam bilyeler irili ufaklı
yağmur çamur dinlemez
akşam karanlığına dalar giderdik
ve evlere ceplerimizdeki kabarıklık
zafer dolu şıkırtılarla dalardık
büyüklerden azar işitme pahasına
çocukluğumuz üzüntüye dönerdi
yanyana ağaçlar altında
büyük adam düşlerine yatardık
ayağımızda lastik pabuçlarla
elimizde yarım sigaralar
ve okulun çıkış zamanını beklerdik
koltukaltında dağılmış çantalarla
köpek güllerinin ardında
çocukluğumuz bizden kaçardı
sanki bizi anlatırdı satır araları
sanki hep aynıydı yaşanan basmakalıp aşklar
körkütük sarhoş olurduk
severdik
ağlardık
çoğalırdık ve büyürdük
ihanetin alfabesini öğrenirken
ölümün hafifliği tatlı bir düş gibi
konardı sol yanağımızın üstüne
çocukluğumuz iki şarkı arasında biterdi
5.0
100% (2)