30
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
2902
Okunma


dut ağacında salınan yapraktım bir zamanlar;
bulutların ağzından
yağmurun dilinden dinlerdim şarkılarımı,
canımı sıkarsa susuzluk
rüzgârın cümbüşüne uyar
bir esintiyle oynar
oynaşırdık kardeşlerimle…
kuruyarak ölmektense sonbaharın sonunda
sarıya sarmalanarak yere düşmektense
deli fırtınanın elleriyle dalımdan koparılıp
anamın gövdesinden ayrılarak savrulmayı düşlerdim hep.
birden kemirildim,
ipek oldum karnını doyuran bir böcek marifetiyle;
eğrildim
büküldüm büklüm büklüm
tezgahlara düştüm
dokundum aşkın emeğiyle.
halı da oldum görmemişlerin ayakları altında
gömlek de oldum gösterişli kadınların sırtında,
hanım kızının çeyizine bohça oldum hiç utanmadan
sıkılmadan sardım genç kızların bedenini.
bir parçam da ipek mendil oldu;
iki işveli göz
bir yalanlı söz alana dek sattırmadım kendimi pazarlarda.
yâr beni göğsünde gezdirdi
sevdiğini sezdirdi boynundaki teri silerken,
bir akşam üstü gezerken sahilde
bilerek düşürdü yere
sonra dönüp gülümsedi
ardından gelen beyzadenin gözlerine.
oysa ben
kesilmeye
biçilmeye gönüllü olmuştum,
sevdiğim ağlayınca
gözyaşlarını sileyim
yanağına değeyim diye.
ö.n
5.0
95% (19)
4.0
5% (1)