9
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1871
Okunma

Bir çığlık astı göğün duvarına
Kan damladı tavandan
Düşmeden yere, büründü siyaha
O bile dayanamadı gördüğü günaha
Bir kuş, yanına kondu
Nefesiyle yaraya, kanadıyla kana dokundu
Boynunu büktü
“Hoş geldin” diyemedi
Sessizliği yarasından daha büyüktü
Öteledi her geleni ve erteledi bekleneni
Kaç gün bırakmıştı geride? Bilmiyordu!
Nedense beklediği değil, hep beklenmeyenler geliyordu
Yoruldu, çok yoruldu
Ne zamandır pusluydu bu pencereler?
Kim koymuştu saksılara tarla çiçeklerini?
Söktü bütün perdeleri, açtı camları
Baktı güneşe
Elleri uzadı, uzayabildiğince
Dokundu, eridi titreyen parmakları
Her şey nara, nar ara büründü
Düştü avuçlarından sözü
Sözünün içinde kaybolurken gidenin yüzü
Çiçekler selamladı tarlaları
Toprak ne güzel kokuyordu
Girdi koynuna uyudu
Hayaliydi rüyası
Bir gül açıyordu üstünde
Gülümsedi, sesi büyüdü yarası küçüldü
Beklenen gelmedi
Rüyasına kandı
Geldiğini sandı aldandı
Bir daha uyan(a)madı
İHSAN TURHAN
5.0
100% (5)