Ne sen kusursuzdun
Ne de ben tam
Küsuratsız kalkamadık meşk sofrasından
Yanlış hesaplar Bağdat’ tan döner de muhakkak
Sükûnetle bekleyen görüyor ancak

Gece yarısına çeyrek var Şiyar
Boynumun sol yanına
Neyzen misali ılgıt ılgıt üflüyor saatler, hasretin dem tutan derin nefesini
Elif misali göğüslüyorum adına uymayan tüm heceleri
Müphem bir yalnızlık sarıyor dört bir yanımdan
Şeddesiz varsın diye bu katran geceler sabaha
Masmavi bulutlar topluyorum martıların beyaz kanatlarından

Akrebin dermanı yok yelkovandan kaçmaya
Bir mum alevi gibi ürperiyor tenim bu kahır gecelerinde
Sende bilirsin Şiyar
Gözyaşları nasıl buz tutar

Tam da hüzzam taksiminden hisseme düşmüşken mirasın
Kâh bir sarhoş narasında
Kâh bir ezan sesinde diriliyor efkarım
Kayıp zamanların nârında lâl oluyor dilim
Yollar uzadıkça fersah fersah uzaklarında
Asfaltlar çürüyor yüzümün patikalarında

Baykuşlar tünüyor şimdi
Bacasında buram buram aşk tüten evlerin çatısına
Kristal bir ayna misali buharlaşıyor sevdanın sayısız rengi
Şiyar
Kırılınca aynalar
Yakalanmıyor duyguların ahengi
Nasıl da ayırıyor sapla samanı, esen rüzgârlar
Zira
Boynu bükülmeden olgunlaşmıyor başaklar
Ah Şiyar
Marazi yılları söküp takvimlerin alnından
Tutacağım vuslatın uzun paçalarından

Bekle Şiyar
Hasretin yırtık pabuçlarını dikiyorum sabır ilmekleriyle
Bekle Şiyar
Buğday azizliğinde tüteceğim gözbebeklerinde
Ve muson yağmurları gibi yağıp ömrüne
Çivit mavi bir gökyüzü gibi, asılı kalacağım yüreğinde

Bekle Şiyar

Rukiye Küçük