1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1626
Okunma

Ben seni beklemekten usanmadım
Doymadım kurak çöller gibi susuzluğuma
Ne beklenişin üzer beni ne takatsizliğim
Dizlerim, ah dizlerim çoktan meftun
Çoktan bitkin
Çoktan vurgun özlemine
Hedefi saşıran kursun nasıl ıskalamışsa hayatı
Son nefes nasıl son bir hevesle yenilen misse
Zamanın sağır döngüsünde nasıl tomurcuklanmışsa hayat
İşte öyle, öylesine beklemekteyim.
Aldırma sabır taşımı zorlayan hoyratlığıma
Son bir ümitle kanat çırpışlarım
Heves devşirirse yeniden
Doğacağını bilirse günesin
Ay yemin ederse
Gölgelemeyeceğine gerçeği
Yüreğim yeniden ateşlenecektir
Bekleyiş, bir ümit iklimde olursa eğer
Gama gelmez, örselenmez hevesler
Hedef ulvi
Maksat ulaşmaksa özlenene
Kıymetini takdir etmek
Değerine kafa yormak düşer mi kulun haddine
Şimdi iki elim ve onlara bağlı eklemlerim
Zamanı ve yeri gelince susmak bilmeyen lisanım
Dün koşarken bu gün şaşıran hareket merkezim
Şoke olmuş
Efsunlanmış
Göze gelmiş
Ne hal olmuşsa şâkül’ü kaymış bir vaziyette
Hayata tutunabilme mücadelesi veriyorsa eğer
Beklediği ‘ecir’ ki, elbette buna değer
Sen tavşanlar ülkesinde serkeş
Yamyamlara ikliminde sermest
Deliye veli
Veliye deli diyecek kadar sapkın
Bazen de şaşkın gönlüm
Bir şey yaptım diyebiliyorsan hayatta
İşte o, her şeye ağzının suyunu akıtan
’Ben’ diyip bilmediği birçok şeye kanırtan
İçindeki benliği tepersen
Kurulacaksın atlas sedirine…
Ey kendini
Ey gönlünü
Keyfini tepme şerefine nail olan kalbim
Sevinç senin
Kıvanç senin
Haydi!
Ver nefsin iftarını eğlensin
Senin iftihar vaktin…
Çalma hacet kapısın gir
Eğmeden başını
Alnının akınıyla…
Şimdi ey sevgili
En sevgili
Hadi gel!
Gitmeden sarhoşluğum
Kararmadan dünyam
Kulağıma çalan yücelik terennümleri dinmeden
Sönmeden aşkın közü
Kül olmadan
Son gücümü kullanarak açtığım kollarımı
Boşa çıkarma …
19.08.2010
Abdurrahim KÜÇÜK
5.0
100% (1)