7
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
3203
Okunma
"Sen dertli bir karanfil ben garip bir sümbüldüm
Sen henüz açmamış gül, ben ise bir bülbüldüm"
Gece semadan kaçıp yıldız sukut beklerken
Saati yalnızlığa kurdun da öyle gittin
Ben sevdanın yükünü yüreğime yüklerken
Gözlerimin önünde durdun da öyle gittin
Leyla’nın tokatını hırsla çakıp yüzüme
Gözlerinden damlayan zehir akıp özüme
Şirin’in bakışıyla son kez bakıp gözüme
Ferhat’ın dağlarını yardın da öyle gittin
Masal diyarlarında gülü bülbülden çalıp
Karanfilin hüznünü yalnız sümbülden alıp
Gönlümün sayfasına aşk diye külden kalıp
Basarak, yüreğimi kırdın da öyle gittin
Akan yaşı mendille hep sildiğimiz anda
Nefesin karıştığı bildiğimiz mekanda
Acıya karşı galip geldiğimiz zamanda
Can alıcı soruyu sordun da öyle gittin
Aşk, saf sözcükleri ekliyorken dilime
İki damla yaş düştü bekliyorken elime
Ayrılık acısını yüklüyorken belime
Hasretini boynuma sardın da öyle gittin
Gönül aşk bahçesinden henüz almadan demi
Gözlerimdeki yaşın daha solmadan nemi
Şairin ellerinde son olmadan kalemi
Kırarak, ellerimi yordun da öyle gittin
Bir melek sanıyordum meğer yanımda yılan
Sen çekip gittin ama zehrin kanımda kalan
Kıpırdamadım bir an namlun alnımda olan
Silahını çekerek vurdun da öyle gittin
Erol KONUR
5.0
100% (4)