8
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1314
Okunma
Gökten indirilen ya da göğe uzanan bütün seslenişlerin
Suya dokunan bütün tüyleri benden düşer sanırım
Kederleri kaderle birleştiren ihtiyar bekçileri gibi kulübelerin
Hıçkırıklarımı acılara açılmayan kapılara yolladım
Kanat şakırtılarına karışırken rüzgâr, çınar yaprağını yalar
İçimde demlenen yeni dirilişlere adak yolladım
Ak kanatlı Azrail olur kâbuslar, depreşir günahlarla birlikte
Arzın merkezinde Harut ve Marut yeniden yazılır ibretle
Her meşaleden düşer dudaklarıma kor bir parça
Acılarda suskunluğu kâmil yolculuğa saydım
Elleri sadaklarında köşe başlarını tutmuş okçular
Kalbimde kahreden öfkeyi nişangâhları saydım.
Bir hülya halidir evrenin bütün ziyaları bir bedende
Çayırlar nisan kıvamında çitlerini aşmış taylar
Her toynağı taze çimen üstünde Yusuf’tan iz arar
Ben her damlasında Yakup’tan düşen gözyaşıydım.
Kuşlar Züleyha’nın gergefinde yeni yeni nakıştır
Ben her batışında canı yanan kumaşta sabır taşıydım.
Şimdi dile gel ey karanlığa direnen şafağın sözcüsü
Bütün kanaryaları niçin susturdu zalim avcılar
İki dudak arasında hazır ifritten beddualar
Yine de bozgunlara inat küllerime sığındım
Bütün kentleri baştan aşağı talan etti haramiler
Her yolu denedim sonunda duaya sığındım
Sonra ey Adem ile Havva neslinin akıl sahipleri
Bozguna uğramış kaçar ordularım köşe bucak
Dağ doruklarında ateşler yakılmaz oldu nicedir
Aynı sevdaya tutkuyla bağlı bütün hücrelerim.
Söyle ey neslim, dök eteklerindeki taşları
Yıkılan her mihrabın altında ezilir hücrelerim.
Sinan YILMAZ /KARASU
5.0
100% (5)