1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1268
Okunma
Bir Sokak
bir Çığlık, bir sürü Çocuk, bir Yaygara,
Koşar Konu-Komşu.
"Ya Yardıma, yada Ayırmaya"
diye düşünür Beyaz Gömlekli Yabancı.
"- Nedır?" diye sorar Eliyle Sinekleri kovalayan Caddenin Manav’ına.
"- Hırsız-Polis-Candarma Oyunu oynuyor Çocuklar Çıkmaz Sokak’ta."
girmek isterim.
"- Dur!" der usulca, Yolumu kesen Muhtar;
"- Nereye ?"
"- Barış Gönüllüsüyüm" derim.
Aferin’i yerim, Sırtımı sıvar ve devamla;
"- Savaş yok ki Güzelim, bırakın oynasınlar.
Bir inilti duyarım;
"- Biri bağırıyor ama,
çağırıyor Yardıma" Cevap vermek isterim.
"- Sus!" der Boğazımı-Sıkan-iki Elin,
adilce tabi!
Nefes alamam, sım-sıkı tutarım Bileklerini,
isterim Boğazımı Ellerinden kurtarmak.
Caddenin Gazete Bayii, Başını Kulübesinden uzatarak.
"- Ne güzel Şeydir İnsanlık, sevişmek-sarmaş-dolaş, bak!"
"- Ayıralım!" derim, yerim Kutsal Dizini Kasık arama.
Çalarken Yumurtalarım acısından "Çan",
çöker-bükülürüm Diz-üstü,
"Hatanı anlyacağını" düşünerek-beklerim.
"- Sana ne, be!" Öğütün ile
yedim mi bir de
Mubarek sağ Ayakkabının sivri Ucunu, Çeneme;
"Mutluluktan" bayılır, Sırt-üstü yığılır-giderim.
Kaldırır beni senin Dost Elin Yerden.
Bunu gören,
Çorap ören
Nine;
"- Kardeşlik Güzel Şey!" der Merdivende.
İki Kafa, bir-de-Balyoz-Yumruk Tepeme...
"- Dur, debelenme!" der beni tutan Bakkal.
"- Kışkırtıcı karşı-koyuyor, bak!"
Bir Sille, birde Tokat.
"- Silahlıdır mutlak!"
"- İyilik yaramaz bunlara, tek anladılkarı Dayak!"
Biri tutup-öbürü vururken;
Dükkanının önünde dikili duran, karışmayan Kasap,
İş Önlüğünün Eteğine silerken Kanlı bir Bıçak;
"- Ne Barış kaldı Akdeniz Caddesinde, ne de rahat!
Bıraksalar bizi kendi-kendimize,
daha iyi idare eder,
getiririz Barışı
bir güzel
Filistin’e."