14
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
2246
Okunma
…… turuncu entarinin çiçeklerine düştüm
avuçlarında (h)cüzün medreseye gittiğin yaştayım anne
polenler yağıyor korkularıma
tırmalarken içimi endişenin elleri
sırrımızı gecenin külahına anlattım………
şiirdeki yaşımdan gün almadım daha
aklı (k)dindar kalemim her gün din değiştirir
gözden kaybolurken tüm imtiyazsız dizeler
ben en cılız mısraların ellerinden sıyrılıp
kendimin sonuna geldim ……
söyle ;
sevinçlerim buradan geçti mi anne.?
gördün mü .?
gözü dönmüş gecenin haresini
mürekkebim çekerken harflerin dişlerini
bu son beyanımdır bil gitmeye duran
tebdil ettim ölümü aynalı vitrinlerde
kabzası kırık gençliğim yürümeye hevesli
bilmez kaç siyah sayfa üzerime kapandı
bilmez gecenin külahına döktüğüm sırrımızı
kamaşan sularla yıkandı veda sözlerim
araf’ta kurutuldu
çıkmaya yeltenirken kınından akşam
gümüş tepside sunuldu ferman-ı fitne
kaç yırtıcı şiire yem oldum anne
kaç uzun kalibreli intiharlar denedim
sen duyma anne
görme
bak
dinle
ama
duyup
görme
sırtlayıp sözcükleri yanına gelmek vardı şimdi
acılarım direrken ayaklarını
(k)açmak vardı turuncu entarinin çiçeklerine
en iyi sen bilirsin anne
polenler yağıyor korkularıma
tırmalarken içimi endişenin elleri
avuçlarında cüzün
medreseye gittiğin yaştayım anne
ve beynimin kovanında arıların cengi
yerine koydum kendimi
ama
sen
sakın
yerime kendini koyma………….!
gri gölge 2010 kocaeli