3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1460
Okunma
Kızaklarla ölüler taşınıyor ağır aksak
Bitkin yüzlerde beyazı bu kadar solgun görmedi hiç insanlık
Kaç kızıl ekim geçtiyse sararmış takvim yapraklarından
Adı hep çırılçıplak bir sızıydı savaşın
Öyle suskun bakma yüzüme kafası üç numara traşlı güzel kız
Şu üşümüş ellerindeki ekmek kuponlarına göz dikmişken akbabalar
Yine hiç eskimeyecek kelimelerle anlat bana o amansız kışı
Ve alev kusan silahların gürültüsünde dimdik duran Leningrad’ı
Bozuk bir konservenin kapağı üzerinde yazdığın son mektubu bir daha oku
Mahçup bir misafir gibi sessizce dururken şöminelerde odunlar
Ne kadar üşür ve ne kadar sevişirdik bir bir anlat bana
Köhnemiş evlerdeki hayaletlerin kırgın düşleriyle birlikte uyurduk
Saçlarındaki kardelen kokusunu buralara kadar taşımış rüzgar
Onunla avunuyorum
Yuvasına küskünlüğünü unutmuyor bir türlü guguk kuşu
Saatten haber vermez oldu
Kırık votka bardakları gibi can yakıyor gece
Etime ağır ağır ilişince
Yüzümde karanfil kızıllığı yaratan o mayıs güneşini yeniden görmeliyim seninle
Ve o ışıltılı meydanlardaki kalabalıkla birlikte yürümeli yeniden gülümseyerek
İzbe sokaklarda öğütülmeden hatıralarım
Ve soysuz yüzlerde irinsi bir bakışla örselenmeden umut
Düş yollara kadınım
Bu yabanıl çağa insansı bir sıcaklık katmak için
SARP ÖZDEMİR
5.0
100% (2)