15
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1770
Okunma

Chopin’in prelüdü otururdu piyanoya
Parmak uçlarını öperdi tuşlar
Büyük bir aşkla yakınır
Ahdederdi zihni menzil edinen ezgiler
Yoğunlaşır,nekahete vardırırdı birer birer
Dile,dimağa üşeşen dizgeler misali
Bir tek damla bir oluğu recmeder
Bir katre siyah hüznüme en iyi peşkeşi çekerdi
Sonra sen gelirdin
Bir elinde endazesi kaçmış ayrılık fermanı
Öteki elin boşluk avcısı kıvraklığında
Salınırdın bu rüya şehrin ıslak kaldırımlarında
Kurardın saltanatını kıyı konağına
Yanıbaşımda kurumlu koca bir aşık vasfıyla..
Denizin hörgüç kayalarla buluşmasını seyreder
Gülüşürdük yarım ağızla..
Havanda dövülen kuru kahvenin kokusuna doyar
Yosun tutmuş denizin yeşilinden tutup mavisine dalardık
Ben susardım,başlardın sessizliği bozmaya
Bir an kayıp giderdim sözcüklerinin buğusunda
Bir bap pusardım Araf’ın ardına
Korkardım gözlerim gözlerinin astarını sıyırınca
Yanıbaşımda seni değilde hayat silsilesini bulurdum
Bilmediğime değil bildiğime yorulur
Nizamsız vakfelerle yoğrulur dururdum
Dilinde ihtiyatlı ihtilal mengeneleriyle
Kırçıllaşmaya yüz tutmuş baharı avutur
Serinkanlı aşkı boynuma tuttururdun
Tutunur zamana,tutkulu bir aşkın sarrafı olurdun
Şahtın zaman sarfiyatıyla mat oldun
Toplu söz kıyımlarına yol verip,yolcu devşirip
Aynı aşkı ikinci kulacında yine sen vurdun
Bir şarapnel parçasını aşkın boynuna tutup
Aşiyanken yaşam,maviyken en büyük ilham
Ayrılığı gecenin çerağıyla sen buldun
Ki susku iken en büyük tezat
Ve ömür, umut kaidesi üstünde duruyorken
Salt yalınlığı,yalnızlığı didikliyor
Gölgesine zahmetsiz birkaç nokta iliştiriyorken
En güçlü tezatta taht kurdun,sustun..
5.0
100% (12)